11 Şubat 2020 Salı

NEMRUT (NİMROD) TANRIÇA GULA (NİNİSİNA)


















NEMRUT (NİMROD) TANRIÇA GULA (NİNİSİNA) 

Tanrıça Gula’nın kutsal hayvanı köpektir. Oturan köpek ilahi simge olarak ilkönce Eski Babil döneminde ortaya çıktı. Bu durum Yeni-Babil dönemine kadar devam etti. Kudurrular üzerindeki yazılar, oturan köpeğin iyileştirme tanrıçasının bir simgesi olduğu anlatılır. Girsu’da (Tello)3 bulunan Eski Babillilere ait küçük bir köpek figürü, Ninisina’ya Gula’ya adanmıştır. Ayrıca İsin’deki Gula tapınağında bulunan pek çok küçük köpek figürü, bu ilişkinin tarihinin o döneme dayandığını kanıtlar. Kral II. Nabukednezzar’ın (M.Ö. 604-562) kayıtlarında Babil’de Gula tapınağının kapılarına altından köpek heykelcikleri bırakıldığı belirtilmektedir. Bu dönemin mühür tasarımlarında köpek çoğunlukla bazen tahta çıkmış bir tanrıçanın, muhtemelen Gula’nın yanında otururken, bazen de yanında tanrıça olmaksızın ve kanca simgesini taşırken görülür. Yeni-Asur ve Yeni-Babil dönemlerinde oturan veya ayakta duran köpek, herhangi bir tanrıyla bağlantı kurulmaksızın büyülü bir koruyucu figür olarak kullanılmıştır. Küçük köpek figürlerin kapının iki yanına konması veya kapının iki yanına köpek figürün yapılması büyülü bir koruyuculuğu ve şeytan ruhunun içeri girilmesine mani olmayı ifade etmektedir.4 Tanrıça Gula’nın izleri bugün Harran kalesinin güneydoğu kapısında duvardaki payandaların yanında yer alan köpek kabartmalarıyla bugüne kadar gelmiştir. Bu izler 11. yüzyıla dayanmaktadır. Fakat kökleri antik çağa kadar uzanmaktadır. Bu figürler, muhafızlık fonksiyonu görülmesinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.5 Daha önceki dönemlerde bu inanış, Asurlular köpek şekillerini kapı eşiğinde saklıyorlardı.6 Ta ki köpek ruhları eve girmek isteyen, şeytan ruhlarının ataklarına karşılık versin 7 diye kapı eşiklerine veya kapının her iki yanına konulmaktaydı. Kerberus’da olduğu gibi; kültün köpeklerle birleştirilmesi, tanrının yaptığı bir muhafızlık görevini göstermektedir. Yukarıda ifade edildiği gibi Harran kalesinin güneydoğu kapısındaki payandalardaki köpekler tanrının yaptığı bir muhafızlık görevini göstermekte veya şeytani ruhları uzak tutmayı sembolize etmekteydi. Harran’da köpek tasviri “Üç köpeği ile Efendi”, yeraltının idarecisi ve Sin’in kardeşi olan Nergal’in yerel formu olarak da kendini göstermiştir. Aslında bu, evrensel bir tanımlamadır. Bu tanımlama ikonografyayla da desteklen mektedir. Hatra’da, akrebi, yılanı ve üç köpeğiyle Nergal resmedilmiştir.1 Köpek kültüyle bağlantılı olarak Mezopotamya toplumları için, kuduz hastalığı önemli bir sorun idi. M.Ö. 2. bin yılın başından itibaren Mezopotamya’da kuduz hastalığı görülmektedir. M.Ö. 1. bin yılda daha da yayıldığı öne sürülmüştür. Mezopotamya toplumları için köpek ailesi sadece kurtları, sırtlanları, çakalları ve köpekleri değil aynı zamanda aslanları da kapsamaktaydı.2 Bu nedenle bölgemizde Aslan figürlü buluntular yapılar çoğunluktadır. Bu figürlerin kullanıldığı mekânları, kötü ruhlardan korumak ve muhafızlık sağlamak amacına dönüktür. Nitekim başta Aslanlı Han ve Urfa kalesi olmak üzere Urfa, Harran ve çevresinde birçok yapıda, hatta tarlada kayalara ve siyah bazalt taşlara oyulmuş aslan figürleri mevcuttur.

Edessa_ve_Harran_da_Tanri_ve_Tanricalar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder