4 Şubat 2020 Salı

Fahrettin Çiloğlu / Gürcülerin Tarihi




Görüntünün olası içeriği: 1 kişi















































































ÖNSÖZ Gürcüstan'ın başkenti Tiflis'te üç gün kalan Aziz Nesin, bir bardak bile çay içemeden dönmüş. Aziz Nesin "çay" dedikçe Gürcüler "çay kolay, hele sen hoş gelmişsin, bir yudum içip onu kutlayalım önce" deyip şarap şişelerini art arda açıyorlarmış. Üçüncü gün Tiflis'ten ayrılırken gazeteciler Aziz Nesin'e, "Nasıl buldunuz Tiflis'i?" diye sormuşlar. "Tiflis benim için süslü, işlemeli, kocaman bir tavan" demiş Aziz Nesin. Ama bakmış ki bu sözleri karşısında herkes suspus şaşkınlıktan. "Yahu", demiş, "bana habire şerefe deyip, kadeh diktirmekten başka bir şey yaptırmadınız ki Tiflis'te. Üstelik boynuzla içiyorsunuz. içindekini biraz içip, masaya koyma olanağı yok ki boynuzu da. Çaresiz, hepsini birden dikeceksiniz başınıza. Bu yüzden de hep tavana baktım. Gürcüstan'da tavandan başka yer görmedim." (Aktaran Demirtaş CEYHUN, Bütün Dünyadan Özür Diliyorum, İstanbul, 1991, ikinci baskı, sayfa 8- 9.) Gürcüstan'ı gezen birçok yazarın anlattıklarına bakınca, Gürcülerin günlük yaşamından en çarpıcı görüntülerin içkili, şarkılı ve tamadalı ("sofra başkanı") sofra geleneğiyle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Ancak bu kitapta, coşkulu müziği, nefes kesen dansları ile Gürcülerin olabildiğine renkli toplumsal yaşamı değil, "dilden dine, edebiyattan sanata" geçmiş yaşamı anlatılıyor. Türkiye'deki Gürcüler üzerine de bilgiler veriliyor. "Dilden Dine, Edebiyattan Sanata Gürcülerin Tarihi", Gürcüler üzerine Türkçede yayımlanmış kapsamlı ilk çalışma. Gürcüler hakkında Türkçedeki son derece sınırlı kaynakların yanı sıra, Gürcü kaynaklarını da değerlendiren yazarın bu kaynaklardan "özgür" biçimde yararlandığı bile söylenebilir. Türkiye'de Gürcülerle ilgili önemli bir bilgi boşluğu vardır. Bir zamanlar Türkçe bilmedikleri için "dil bilmez Gürcü" olarak türkülere giren Türkiye Gürcülerinin kökeni, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlığını yeniden kazanan Gürcüstan'daki Gürcülerin Türkiye'deki Gürcülerle ortak yanları ve farklılıkları gibi konuların iyi ya da doğru bilindiği söylenemez. Ülkemizde Gürcülere ilişkin bu bilgi boşluğunu, en azından daha kapsamlı yeni çalışmalar ortaya çıkıncaya değin dolduracağına inandığım bu kitabın hiç kuşkusuz, her ilk çalışmada olduğu gibi eksik ve yetersiz yanlarından söz edilebilir. Buna karşın bu kitabın, Türkiyeli okuyucuları Gürcülerin tarihsel derinliklerine götürüp günümüze geri getirmede başarılı olacağına inanıyorum.
CemalŞENER










Fahrettin Çiloğlu / Gürcülerin Tarihi Ant yayınları 1993

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder