29 Şubat 2020 Cumartesi

BUDİZM NEDİR? BUDİST KİMLERE DENİR?

Fotoğraf açıklaması yok.


BUDİZM NEDİR? BUDİST KİMLERE DENİR?
Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde , Güneydoğu ve Doğu Asya’da (Çin, Japonya, Kore, Moğolistan, Nepal, Sri Lanka, Tayland ve Tibet gibi ülkelerde) yayılmıştır. Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm'in hedefi, hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir.
Budizm'de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır. Budizm, Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski Budist metinlerinde 'uyanmış kişi - farkında olan' anlamına gelen Buddha kelimesinden türetilmiştir.
"Tarihî Buda" da denilen Siddhartha, Budizm'in kurucusu olarak kabul edilir.
Siddharta’nın hayattaki acıların kaynağını açıklamak amacıyla yaptığı uzun çalışmalar sonucu ıstırabı sona erdirecek bir mânevî anlayışa ulaştığı ve böylelikle Budalık'a eriştiği kabul edilir. Budizm, Siddhartha Gautama'nın ölümünden sonra 500 sene boyunca Hint Yarımadası'nda, daha sonra Asya ve Dünya'nın geri kalanında yayılmaya başladı.
Hindistan'da zamanla etkisini yitiren Budizm, Güneydoğu Asya ve Uzakdoğu kültüründe etkisini günümüze kadar devam ettirmiştir.
Budizm dininden olan kimselere Budist denir.
BUDİZM TARİHÇESİ
Budizm MÖ 563-MÖ 483 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen, bugün Buddha olarak bilinen Siddhartha Gautama tarafından kurulmuştur.
Siddhartha Gautama, Kuzey Hindistan'da bir prens olarak doğduktan sonra hayattaki acıları sona erdirmek için bir yol bulmak amacıyla krallığını terk etmiş ve uzun çalışmalar sonucunda aydınlanmaya ulaşmıştır.
Sosyolojik ve tarihsel plânda Budizm'in, Hindistan'ı işgal eden Aryan topluluklarının beraberinde getirdiği Brahmanizm'e karşı bir tepki olarak ortaya çıktığı söylenebilir.
Felsefî kaynakları arasında Brahmanizm ve Hinduizm ile birlikte Jainizm ve yerli halklarının eski din ve kültürleri de sayılabilir.
Ancak geleneksel olarak Budizm'in en temel kaynağı olarak Siddharta Gautama'nın aydınlanma deneyimi ve bu deneyim sayesinde kazandığı bilgelik gösterilir.

Norse Tanrıları ve Kahramanları: Viking Mitolojisi"


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve sakal

Norse Tanrıları ve Kahramanları: Viking Mitolojisi"
Büyük Nors (İskandinav) mitleri büyük temaları işlerler: Evrenin yaratılışı, tanrıların savaşları, aşkları ve dünyanın sonu gibi. Cücelerden devlere kadar birtakım mitolojik varlıkların yaşadığı bizim dünyamıza paralel başka dünyaların da olduğunu ve buralara Midgard dendiğini tasavvur ederler. Tanrıların kültürleri kavgacı ve heybetlidir. Gerçek ve mitolojik dünyalar, ölmüş kahramanların ruhlarının eşsiz ödüllerini aldıkları baş tanrı Odin’in büyük salonu Valhalla’da bir araya gelirler.
_
Nors tanrılarının hikâyeleri esas olarak kulaktan kulağa anlatılarak nakledilmişlerdir. Bazı efsaneler 8. yüzyılda manastırlardaki rahipler tarafından yazıya dökülmüş olsalarda çoğu ilk kez 13. yüzyılda kayıt altına alınmışlardır. O zamana kadar Nors gezginler İzlanda'yı bile sömürgeleştirmiştir. Nors halkının geleneklerini ve mitolojik destanlarını yazıya geçiren de İzlandalı yazarlar olmuştur.
_
Bu yazıların en muhteşemlerinden birisi ile Nors mitleri hakkında tüm bulabildiklerini yazıya geçiren Snorri Sturluson tarafından yazılan Prose Edda ve varolanlara daha çok hikâye ekleyen ve yazarı bilinmeyen Poetic Edda'dır. İzlandalı diğer yazarlar da tanınmış İskandinav ailelerinin hikâyelerini anlatan, mitoloji ve tarihin birer karışımı olan düzyazı şeklinde destanlar yazmışlardır.
Kaynak: Efsaneler ve Mitler - Philip Wilkinso

28 Şubat 2020 Cuma

SÜMER UYGARLIĞI



Görüntünün olası içeriği: çizim

SÜMER UYGARLIĞI
TANRI AN/ANU
Sumer Mitolojisinde ve daha sonra Asur ve Babil Mitolojilerinde, Anu/An Gökyüzü Tanrısı, Cennetin Tanrısı, Takımyıldızların Efendisi, Tanrıların Kralı olarak adlandırılır ve Göksel Katmanların en üstünde oturur.
Suç işleyenleri yargılayacak güce sahip olduğuna ve Kötülükler yok etmek için asker olarak Yıldızlar yarattığına inanılırdı.
Anunnakunun aynı zamanda Anunnaki olarak da anılır.
Sanat eserlerinde bazen Çakal olarak resmedilir. Çoğu zaman onun simgesi olarak kullanılan taç bir çift Sığır ya da Boğa Boynuzu ile resmedilir.
Gökyüzü ile ilişkilendirilen An, Mezopotamya Tanrı Panteonundaki en eski tanrıdır.
Yeryüzü Tanrısı Enlil ve Su Tanrısı Enki ile beraber üçlemenin bir parçasıdır.
Sumer Akad'lar tarafından işgal edilmesinden sonra Akkad'lılar tarafından Anu olarak adlandırılmıştır.
Üç büyük Tanrıdan oluşan üçlemenin ilk figürü olamsına dayanarak, Tanrı Anu tanrıların ilk kralı ve babası olarak saygı görmüştür.
Tanrı Anu görünür bir şekilde Uruk ile özdeşleşmiştir.
Bu şehrin Anu Kültünün orijinal merkezi olduğuna inanmamız için çok geçerli sebepler vardır. Bunlar bazı tabletlerde bu şekilde yazılıdır. Bu doğruysa, Uruk Tanrıçası İnanna /İştar onun kızıdır.
An ismine referans olabilecek en eski yazın Hindistan’ın klasik yazın dili olan Sanskritçededir. Sanskritçede Anu, atom ve molekül kelimelerinide içeren pek çok anlama gelir.
Sumer Mitolojisinde bir Tanrının isminede karşılık gelmektedir.
Bu Tanrının ismi Yüksek Olan anlamına gelir ve dünyanın üzerindeki Atmosferik Katmanların Tanrısıdır
Fırtına Tanrısı Adad gibi.
Hammurabiden önceki eski Babil döneminde, Tanrı Anu Göklerin Tanrısı olarak adlandırılıyordu ve bu sebepten onun adı Gök ile eş anlamlı hale geldi.
Bazı durumlarda Anu kelimesinin Gök anlamına mı yoksa Tanrı anlamına mı geldiği belirsizdir.
Bu durumdan da anlaşılabileceği gibi Evrende Gözlemlenen İlahi Güçleri Üçlü Sembol ile Gök, Toprak ve Su olarak Üçleme yapmak Üçüncü Bin Yıldan önceki düşünce şeklinin bir sonucudur.
Tanrı Anu Göklerin, Enlil /Bel /Marduk Toprağın ve Ea da Suyun kontrolünü elinde tutan Tanrılar olarak ortaya çıkmıştır.
Sumer Mitolojisi

Mersin’de 4 Bin Yıllık Büyü Kitabı Görenleri Korkutuyor. Mersin‘de yapılan operasyonda 4 bin yıl öncesine ait olduğu değerlendirilen ‘büyü kitabı‘ ele geçirildi.


Fotoğraf açıklaması yok.


Mersin’de 4 Bin Yıllık Büyü Kitabı Görenleri Korkutuyor. Mersin‘de yapılan operasyonda 4 bin yıl öncesine ait olduğu değerlendirilen ‘büyü kitabı‘ ele geçirildi.Edinilen bilgiye göre, İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) ekipleri, bir şüphelinin elinde tarihi eser niteliği taşıyan 4 bin yıl öncesine ait ‘büyü kitabı’ olduğu ve 1,5 milyon Euro’ya satmak için müşteri aradığı bilgisine ulaştı. Harekete geçen ekipler, merkez Akdeniz İlçesi Yenipazar Mahallesindeki bir iş yerine operasyon düzenledi. Operasyonda kitabı satmaya çalıştığı belirlenen 4 kişi, suçüstü yakalandı.Operasyonda ele geçirilen kahverengi kadife beze sarılı, üzerinde insan ve hayvan figürü bulunan metal kaplı, yeşil renkli 34 x 22 x 5 santim ebatlarında ve yaklaşık 14 kilo ağırlığında kitaba el konuldu. Kitap, incelenmek üzere Müze Müdürlüğü’ne teslim edildi.Olay ile ilgili yakalanan 4 şüpheli ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

27 Şubat 2020 Perşembe

Eski Antik Çin de Köpekler









































Tören kurbanı olarak köpekler
Bruno Schindler'e göre, köpekleri kurban hayvan olarak kullanmanın kökeni, ibadetlerini daha sonra Shang panteonunun hükümdarlığı olan Shang Di'yle yeniden birleştirilen köpek şeklindeki bitki tanrısı onuruna ilkel bir tarikata dayanmaktadır.
1928'den beri Shang mezarlarının Anyang çevresindeki sistematik kazısı, çok sayıda hayvan ve insan fedakarlığı ortaya çıkardı. Bir köpeğin fedakarlığı olmadan kutsanmış bir mezar ya da yapı pek yoktu. Bir bölgede, Xiaotong, toplam 825 insan kurbanının, 15 at, 10 öküz, 18 koyun ve 35 köpeğin kemikleri ortaya çıkarıldı. Köpekler genellikle saz matlarına ve bazen de cila tabutlarına sarılarak gömüldü. Ling (鈴) adı verilen tokmağı olan küçük çanların bazen köpeklerin veya atların boyunlarına bağlı olduğu bulunmuştur. Evcil hayvanlar arasında tek başına köpekler ve atların gömülmesi gerçeği, bu iki hayvanın eski Çin toplumuna önemini göstermektedir. Modern zamanlara geçen bir deyimde yansıyor: "Bir köpek ya da at gibi hizmet etmek." (犬馬 之 勞).
Shang kehanet kemikleri, kayıp köpeklerin nerede olduğu hakkında sorular soruyor. Ayrıca, dört rüzgarın yerini almak veya dört yönü onurlandırmak için bir köpeğin parçalandığı maden (n) ayinine de atıfta bulunur. Bu fedakarlık Zhou zamanlarına taşındı. Er ya bir köpeği "dört rüzgar durduracak" olarak parçalamak için bir gelenek kaydeder. (止 風). Zhou li'de köpekleri içeren diğer törenlerden bahsedilmiştir.Zarar görmekten kurtulmak için yapılan nan (難) kurbanında bir köpek parçalandı ve kalıntıları başkentin ana kapılarının önüne gömüldü. Kötülüğü ortadan kaldırmak için ba (軷) kurbanı, yeşim taşı arabasıyla binen cennet oğlunun , vagonunun tekerleklerinin altındaki bir köpeği ezmesini gerektiriyordu. Ba karakteri törenin nasıl gerçekleştiğine dair bir ipucu verir. Savaş arabası için radikal (車) ve başlangıçta bacakları bağlanmış bir hayvan anlamına gelen fonetik bir unsur (发) ile yazılmıştır. Özel olarak atanmış bir memurun, tek renkte ve fedakarlıkta leke olmayan bir köpeğe sahip olması göreviydi.Soylular arasında antlaşma küfür etmek için köpeklerin kanları kullanıldı.
MÖ 5. yüzyılın sonlarına doğru taşıyıcılar gerçek köpekler yerine kurban edilmeye başlandı. Dao De Jing , saman köpeklerinin metafor olarak kullanılmasından bahseder:
Cennet ve dünya acımasızdır ve sayısız yaratığa saman köpeği gibi davranır;
Adaçayı acımasızdır ve insanlara saman köpekleri gibi davranır. [4]
Ancak, gerçek köpekleri gömme uygulaması hiçbir şekilde sona ermemiştir. Örneğin bir Zhongshan kraliyet türbesi, altın ve gümüş boyun halkalı iki av köpeği içeriyordu.
Daha sonra mezarlara köpeklerin kil figürinleri gömüldü. Bu heykellerin büyük miktarları Han hanedanından itibaren ortaya çıkarıldı. Çoğu, modern shiba inu veya akita inu'dan farklı olmayan, orak şeklindeki kuyrukları göstermektedir.
Yiyecek olarak köpekler
Köpekler, domuzlarla birlikte, eski Çin'deki başlıca hayvansal protein kaynağını oluşturmuştur [ kaynak belirtilmeli ] . “Köpek kasapları” (狗 屠) özel (ve az saygın) bir meslekti. Fan Ye tarafından "boşta ve güvenilmez" olarak adlandırılırlar. Öne çıkan köpek kasapları arasında güçlü adamlar Zhu Hai , müzisyen Gao Jianli ve genel Fan Kuai (hepsi MÖ üçüncü yüzyıl civarında) sayılabilir.
Köpek eti için eski kelime koştu (肰). "Yakmak" veya "kızartmak" anlamına gelen Eski Çin karakteri, ateşin üstünde köpek eti gösterdi (然).
Zhou Li , köpekleri üç kategoriye ayırır: tianquan (田 犬) veya bekçi köpeği, feiquan (吠 犬) veya havlayan köpek ve shi-quan (食 犬) veya yenilebilir köpek. Karaciğer hariç, hayvanın her kısmı yenilebilir olarak kabul edildi.
Feodal lordların yasaklarında, köpeğin et suyu ve yapışkan pirinçten oluşan bir yemek büyük bir incelik olarak kabul edildi. Yaz için, keskin köpeğin yağında kızartılmış kurutulmuş balıkların soğuduğu düşünülüyordu. Köpeğin eti kurban eti olarak hazırlanırken ilk önce sirke ve karabiberle marine edilmiş olmalıdır.
Av köpekleri
Köpekler çok erken zamanlardan beri avlanma ile ilişkiliydi. Çince dilinde avcılık için pek çok kelime köpeğin radikaliyle yazılmıştır - örneğin, yalan (獵: avı), shou (狩: kış avı), huo (獲: kuş avı).
Shang kralları, kraliyet bölgesinin ötesinde belirli bir alanda avcılık yapan "Köpek Memurları" nı (犬) tanıdı. Bir kehanet kemiği şöyle yazıyor: "Kral Qin ile birleşirse, Cheng'deki Köpek Memuru pişman olmayacak ve felaketleri olmayacak."
Çin'in en eski şiir antolojisi olan Shi Jing'de köpeklere bir referans var:
Hızla kurnaz tavşanı çalıştırır,
Ama tazı tarafından yakalanır. [5]
Savaşan Devletler döneminde, Han ve Yan krallıklarının en iyi av köpeklerini ürettiği düşünülüyordu.
Önemleri ve sayıları nedeniyle, Shanglin'de, av köpeği yetiştiriciliği ve Han mahkemesi yetiştirme eğitimini denetleyen bir “köpek kulübesi müfettişi” (狗 監; goujian ) vardı.
Yakaların tipik işaret pozisyonunda olduğu taslaklı, büyük köpeklerin erken Han mezar karolarına ait resimsel kanıtlar vardır - vücut hafifçe çömelmiş pozisyonda, boyun yatay olarak uzatılmış ve bir iniş avının bir kaz süresinden önce ayakta durması uçuşta ve birkaç çalışan geyik. [6]
Kültürel algılar
Törende köpeklerin rolünden ve bazı saygılar içinde tutuldukları yiyeceklerden açıkça anlaşılmaktadır.
Rites Kitabı , 4. bölüm, öğrencisine köpeği için saygılı bir cenaze töreni yapması için emir verdiğini ve şöyle demiştir:
"Eski ve yıpranmış araba perdelerini atmamak için en iyisi olduğunu duydum çünkü atları gömmek için bir kişi kullanabiliyor, yaşlı ve yıpranmış taşıyıcı kanopileri atmamak için en iyisi, çünkü köpekleri gömmek için kullanabiliyorum." Yoksul ve hiçbir taşıma gölgesi yok. Köpeği mezarına koyarken matımı kullanın. Kafasının çamurun içinde sıkışıp kalmamasına dikkat edin. " [7]
Bununla birlikte, klasik literatür genellikle hui'yi hain, jiao kurnazlığı ve huzursuz [ alıntı gerekli ] olarak nitelendirdi. Kelimenin tam anlamıyla "Köpek göçebe kabilesi" olan Quanrong (犬戎), Zhou Hanedanlığı döneminden bu yana yerleşik medeniyetlerin düşmanlarıydı. Kabile iki büyük beyaz köpeğin soyundan geldiğini iddia etti ve onurlarına bir totem verdi.
Köpek kelimesi bazen insan isimlerinde kullanılmıştır. Örneğin Sima Xiangru , "yavru" anlamına gelen Quanzi (犬子) takma adını aldı.
Efsanedeki Köpekler 
 Çin mitolojisinde köpek
Eski halk efsanelerine göre, güneş tutulması cennetteki köpeklerin güneşi yediği için gerçekleşiyor. Güneşi ölümden kurtarmak için eski insanlar, davul çalma alışkanlığını oluşturdular ve kritik anda köpekleri uzaklaştırmak için gonglar.





25 Şubat 2020 Salı

Şebinkarahisar İlçesi Sarıyer Köyü Kayadibi Mahallesinde bulunan ve kayalıklar içinde yapılan Meryem Ana Manastırı M.S. 2. Yüzyıldan itibaren kullanılmaktadır. Roma döneminde 200 yıl boyunca yasaklanmış, bu süre içerisinde Hıristiyan din adamları kuytu köşelerde buradaki manastır gibi kayalıklar içerisindeki alana çekilmiş kendilerine göre ibadethane yapıp Hıristiyanlık dinini yürütmeye çalışmışlardır. Meryem Ana Manastırı da bu dönemde din adamlarına hizmet etmiştir



Görüntünün olası içeriği: açık hava ve doğa

Görüntünün olası içeriği: açık hava ve doğa

Görüntünün olası içeriği: dağ, açık hava ve doğa

Şebinkarahisar İlçesi Sarıyer Köyü Kayadibi Mahallesinde bulunan ve kayalıklar içinde yapılan Meryem Ana Manastırı M.S. 2. Yüzyıldan itibaren kullanılmaktadır. Roma döneminde 200 yıl boyunca yasaklanmış, bu süre içerisinde Hıristiyan din adamları kuytu köşelerde buradaki manastır gibi kayalıklar içerisindeki alana çekilmiş kendilerine göre ibadethane yapıp Hıristiyanlık dinini yürütmeye çalışmışlardır. Meryem Ana Manastırı da bu dönemde din adamlarına hizmet etmiştir

Mısır, Hint, İran, Asur, Babil ve Yunan uygarlıklarında yaratılışın ve doğuşun kaynağı "su"dur. Evvela okyanuslar yaratılır ve cümle varlık bundan türer.

girdap ile ilgili görsel sonucu

Mısır, Hint, İran, Asur, Babil ve Yunan uygarlıklarında yaratılışın ve doğuşun kaynağı "su"dur. Evvela okyanuslar yaratılır ve cümle varlık bundan türer.
Fars mitolojisinde sular meleği ve tüm suların koruyucusu "Apāmnapāt"tır. Farsça ''su'' anlamına gelen ''Âb'' kelimesi, sular meleğinin adından gelir.
Farsça'da su için âf, âv ve âb olmak üzere üç kelime kullanılır.
Farsça âb, âf (su) kelimesiyle oluşturulmuş ve dilimize yerleşmiş bazı kelimeler ise şöyledir :
Ab-dest: el suyu
Gird-ap: su döngüsü
Kezz-ap: keskin su
Çirk-ef: pis su
Hoş-af: hoş/iyi su
Penc-ab = Beş su (Pencap)
Ab-ı Hayat= Hayat suyu
gül-ab -> gülsuyu

Göz taşı Amulet - Tılsım

Fotoğraf açıklaması yok.



Göz taşı Amulet - Tılsım
Mezopotamya uygarlıklarinda amuletler genelde göz seklinde tasvir edilmiştir.(, sumerlerde lapis - lazuli özellikle mavi göz tılsımlarını örnek verebiliriz ) Bu tılsımların onları kötü ruh ve etkilesimlerinden koruyacağına inanılirdı.Tılsımlarin ozellikleri de bunlara bağlı olarak değisebilmektedir.Başta kötü gozlerden korunma yanısıra , kötü ruhlardan korunma , hastalik vs gibi ( hastalığın kötü ruh seytandan geldiğine inanırlardı.
Akadca Kral II. Nebuchadneszar ' ın yazısı ile göz taşı tılsım ;
Neo- Babil dönemi II.Nebuchadnezar saltanatı ( M.Ö 604 - 562)
Akadca dilinde tılsım üzerinde yazılmış yazı da ; " Tanrı Marduk , Nabopolossar oğlu Babil kralı Nabuchadneszar' a bunu hayatı için , rehberlik etmesi için verdi ( O' na rehberlik et ) ." yazmaktadır.
Akik taşından yapılmıştır.
Ebat / 3.84 cm
Morgan kütüphanesi ve müzesinde ( ABD) sergilenmektedir 

Edith Hamilton - Mitologya - Varlık


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve yazı



Edith Hamilton - Mitologya - Varlık

https://yadi.sk/i/M-LdGov9kMbasw?fbclid=IwAR1j68Lp82G47xzkb7SH-UFU3rK1MaOtCEVsOftRHBVvM3ynWw_U5Kkh5Do

24 Şubat 2020 Pazartesi

Alevilik bektasilik 122 kitap


Alevilik bektasilik ile ilgili görsel sonucu

Alevilik bektasilik ile ilgili görsel sonucu

Alevilik bektasilik 122 kitap

https://yadi.sk/d/hWd7brWRjOFB6A?fbclid=IwAR1DCDdUpH2bB9pksCyggQj9N7RopN5Go45x3_Q7ilSaDXo33jjtb3u1wMk

ZİNCİRE VURULMUŞ PROMETHEUS (PROMETE) “PROMETHEUS BOUND” – JORDAENS’IN ESERİ/TABLOSU [DETAYLI İNCELEME]





ZİNCİRE VURULMUŞ PROMETHEUS (PROMETE) “PROMETHEUS BOUND” – JORDAENS’IN ESERİ/TABLOSU [DETAYLI İNCELEME]
Prometheus, Yunan Mitolojisi’nin ikinci kuşak tanrıları olan Titanlar’dan İapetos ve Klymene’nin oğludur. Zeus’un başını çektiği üçüncü kuşak tanrıların Titanlar ile mücadelesi sırasında tarafsız kalmış olan Prometheus, Zeus ve diğer üçüncü kuşak tanrılarının Titanları yenmesi sonunda Zeus tarafından ödüllendirilerek Olimpos Dağı’nın zirvesine diğer tanrılarla birlikte alınmıştır. Oysa içten içe Zeus’a kinlenen Prometheus, bir yandan kendi gözyaşını balçıkla karıştırarak insanları yaratacak ve daha sonrasında da Zeus’a karşı onları koruyacaktır.
Kurban edilen hayvanların etlerinin insanlar ve tanrılar arasında nasıl dağıtılacağına karar verileceği bir günde, Prometheus bir öküz kurban ederek etlerini iki gruba ayırır. Birinci gruba güzel etleri yerleştirip üzerini hayvanın kötü görünen derisi ile örter, diğer gruba ise altı kemiklerle dolu, ama üstü yağlı iştah açıcı görünen küçük et parçaları ile kaplar. Zeus iki gruptan birini seçmek için sırası geldiğinde üstünde bir mikat et ve altında kemikler olanı seçer ve kandırıldığını anladığında çok sinirlenir ve insanlardan ateşi saklamaya karar verir.
Ateşten mahrum kalan insanlar, çok zor duruma düşerler. Onların zavallı hallerine acıyan Prometheus, Ateş Tanrısı Hephaistos’un ocağından bir kıvılcım çalarak insanlara ateşi hediye eder ve bu sayede insalığa medeniyeti sunmuş olur. Bu sorgusuz sualsiz yapılan harekete öfkelenen Zeus, Prometheus’u Kafkas Dağları’nın zirvesinde kayalıklara zincirletir. Ceza olarak ayrıca her sabah bir kartal gelip Prometheus’un karaciğerini yiyecektir. Sabaha yenilenmiş olan karaciğer bir sonraki gün yine kartalın yemeği olacaktır. Prometheus’un bu cezası 30,000 yıl süreyle çekilmek üzere tasarlanmış olsa da, ünlü Yunan kahramanı Herkül, günün birinde dağın zirvesine ulaşarak Prometheus’u bu acısından kurtaracaktır.
Jordaens’in eserinin 1618 tarihli Rubens’in Prometheus’undan esinlenerek yaptığı bilinmektedir. Her ne kadar iki eser düzenleme ve biçim olarak benzeşse de ikisinin de kendine has özellikleri mevcuttur. Jordaens eserinde el ve ayak bileklerinden zincirlenerek kayaya bağlanmış olan Prometheus’u betimlemiştir. Prometheus, üzerine konmuş, ona saldıran kartalın etkisiyle geriye doğru yuvarlanmış, baş aşağı biçimde çırpınmaktadır. Prometheus’un yüzü, boynu ve ellerinin kızarmış renginden ne denli şiddetli bir karşı koyma içinde olduğunu görebiliriz. Bu ayrıntılar Rubens’in eserinde bu incelikle tasarlanmamış, daha artistik bir görünüm elde edilmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda Jordaens, Prometheus’un acı içinde haykıran, gözleri genişçe açılmış, kaşları çatılmış yüzüyle eserinde dramanın dozunu daha da arttırmayı başarmıştır. Prometheus’un dolgun ve kaslı vücudu eseri göz kamaştırıcı biçimde aydınlatmaktadır.
Resmin tam ortasında yer alan ve çaprazlamasına uzunca bir hat oluşturan kartal, Prometheus’un üstüne konmuş ve gerçekdışı büyük ölçülerdeki kanatlarını açmıştır. Kartalın Prometheus’un göğsünün hemen altından bir delik açıp oradan karaciğerini çekiştirdiğini görebiliriz.
Kayalığın hemen gerisinde tanrıların habercisi Tanrı Hermes görülür. Elindeki yılanlı asası ve kafasındaki kanatlı şapkası ile tanınan Hermes, bir dala tutunarak gerçekleşen işkenceyi izlemektedir.
Eserin sağ kısmında kayalıkların üzerinde görülen yatık büst Prometheus’un insanları yaratmasına dair bir semboldür. Büstün önünde görülen deri ve üzerindeki kemikler ise Prometheus’un Zeus’a karşı oynadığı oyunu çağrıştırmak için yerleştirilmiştir. Sol altta ise Prometheus’un bir kuru rezene dalında çalarak insanlara verdiği ateşi görebiliriz.
Geriden öne doğru çaprazlamasına uzanan büyük Prometheus figürü ile etkileyici bir sahne oluşturan Jordaens, özellikle bacaklarda kullandığı perspektif daralması ile gerçekçi bir görünüm sergilemeyi başarır. Prometheus’un kasılmış vücudu, acı içinde haykırışı ve vücudundan dökülen kanla birlikte seyircinin Prometheus’un her gün yinelenen acısına tanık olması ve onunla özedeşleşebilmesi sağlanmıştır.
Konum: Wallraf-Richartz Müzesi “Wallraf-Richartz-Museum”, Köln
Tarih: 1640 civarı
Dönem: Barok
Alt Grup: Flaman Barok “Flemish Baroque”