22 Ocak 2020 Çarşamba

Nart'lar




Nart'lar

Nartlar, Çerkesler'in mitolojik kahramanlarına verilen ortak addır.
Hepsinin üstün güçleri vardır ve "Nart efsaneleri" denilen , Çerkesler tarafından çağlar boyunca anlatılagelmiş hikayelerin baş kahramanıdırlar.

Eski Çerkesler , Nartlar'ı ilk ataları ve dünyada insan neslinin ortaya çıkan ilk temsilcileri kabul ederlerdi.

En önemli Nart kahramanı Sosriquo (Savsırıko) dur. hikayesi Yunan mitolojisinden Prometheus'u andırır. Ateşi , Tanrıların dağı olan Elbruz'dan çalarak ölmek üzere olan Nart kardeşlerine yetiştirmiştir ve Tanrılar tarafından bir kayaya zincirlenerek cezalandırılmıştır.

Nart hikayeleri ve Yunan mitolojisi arasındaki benzerlik bilimadamlarının da dikkatini çekmiş, bu konuda bir çok kitap ve makale eski sscb'de yayımlanmıştır. çoğu Yunan mitolojisi hikayelerinin temelinde , buralara gelen Yunan gezgin ve kolonistlerce benimsenen Nart hikayelerinin büyük izleri olduğu iddia edilmiştir.

Nart efsaneleri ülkemizdeki Çerkesler de dahil olmak üzere dünyadaki tüm Çerkesler tarafından hatırlanmakta ve anlatılmaktadır, ve sözlü efsaneler arasında en zengin ve köklü geçmişe sahip olanıdır.

Emegenler; Kafkas efsanelerinde anlatılan çirkin, insanüstü, dev varlıklardır. Yine Nart efsanelerinde Emegenlerin sayıları pek çoktur. Nart kahramanları sürekli emegenlerle savaş halindedirler. Nart kahramanları bilek güçleriyle ve üstün zekalarıyla Emegenleri her zaman yenmeyi başarsalar, sürekli galip gelseler de, Emegenlerden çok çekinmektedirler. Çünkü Emegenler, yakaladıkları zaman Nartları yemektedirler.

Nart destanların göre dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı Emegenlerdir. Eğer Emegenler olmasaydı dünyada hiçbir kötülük olmayacaktı. Tanrılar, yeryüzünü Emegenlerin kötülüğünden korumak için Nartları yaratmıştır. Bu yüzden Nartlar sürekli Emegenlerle savaşıp durmaktadırlar.


SON SAVAŞ

İnsanlarla bir türlü baş edemediler tanrılar.
Yok edemediler yiğit Nart halkını,
Ne açlıkla, ne soğukla ne de vebayla.
Püskürttüler Jedler’i, Dawegler’i Nartlar.
 Baş başa bırakarak utançlarıyla.
Tanrıların intikamından korktukları yoktu.
Uzun zamandır ortalıkta görünmüyorlardı.
Sanki hiç var olmamış, yaşamamışlar gibi.
Nıhasta toplanan Nartlar bir gün
Aralarında şu karara vardılar birlikte:
“Jedler, Dawegler bizlere düşman.
Yiğitliğimize duydukları kıskançlık
İçin için kemiriyor, yiyip bitiriyor onları.
Tanrı ise göklerde en önde gelen varlık.
Jedler’in kötü oyunlarını hoş görüyor.
Onların ebedi dostu, koruyucusu.
Birinci düşman görelim bizde tanrıyı.
Savaşta onu yenemeyeceğimize göre
Sürelim gökler ötesine en iyisi,
Oklar fırlatmaya başlayarak yeniden.
Rahat, huzur vermeyecek hiçbir zaman.
Nart halkını lanetleyecek sonsuza dek.”
Jedler bunu öğrenince, endişeyle
Yeniden tanrıya çıktılar Dawegler’le birlikte.
Tanrı bozgundan haberi olduğu halde,
yinede Kurnazca meleklere şöyle sordu:
“Sizi ne endişelendirmiş, anlatın hadi!”
Eşikte bağrıştılar bir ağızdan dehşetle:
“Ah, endişe duymamamız elde mi?
Görüyorsun, geriye döndük utançla.
Ordumuzu bozguna uğrattı savaşta Nartlar.
Sadık Jedler’den çoğu ölüp gittiler.
Adımız lekelendi bu kara günde.
Seni de ilgilendiriyor bu düştüğümüz durum.”
Her şeye hükmeden tanrı kara öfkeyle
Güzel kırlangıcı çağırıp emrini bildirdi:
“Uç kırlangıç Nart köyüne beklemeden!
Öfke dolu gözü kara halkına duyur;
Tanrı acımasızca cezalandıracak Nartlar’ı
Yeryüzünün evlatları, vicdan nedir unuttular.
Ölüme mahkûm ettiler Jedler’i, Dawegler’i.
Nartlar’ın gözünden düştü tanrının kendiside.”
Yeryüzüne uçtu kırlangıç Nart köyüne doğru.
Damların üstünde belirip kayboluyordu kanatları.
Nartlar nıhasta toplanmışlardı bu sırada.
Tanrını duyurusunu onlara bildirdi.
Dinledikten sonra bu sözleri büyük bir sabırla,
Şöyle dediler bir ağızdan gerçeği gizlemeden:
“Seni gönderene, tanrıya şu sözleri aktar!
Biz kararımızda ısrarlıyız, dönmemiz mümkün değil.
Seni tanımak istemiyoruz bundan böyle.
En zor günümüzde yardım etmedin bize.
Her zaman düşmanlarımızdan yana oldun üstelik.
Yenilmez Yüce Batraz’dan yoksun bıraktın bizleri.
Ordular gönderdin Nart topraklarına
Kahraman halkımızı yok etmek için.
Neden veba illetini üzerimize saldın?
Rezilliğimizi görmek istedin niçin?
Bereketli ekin tarlaları engel mi olmuştu sana?
Usandırmış mıydı seni mutlu Nart halkı?
Aşağılanmak istemiyoruz hiçbir biçimde.
Seni saymıyoruz artık, kararımız kesin.
Duaları, yakarıları çoktan bıraktık.
Sırtımızı san döndük böyle bilesin!
Seninle eşit gibi konuşuyoruz şimdi,
Açık bir savaşa çağırıyoruz seni!”
Narlar’ın yanıtını dinledikten sonra kırlangıç
Biranda gökyüzüne havalandı gerisingeri.
Tanrının önüne çıkıp, olanları anlattığında
Bir ok saplanmıştı adeta tanrının evine.
Öfkeden çılgına döndü tanrı
Kırlangıcı Nartlar’a gönderdi yeniden:
“Sor Nartlar’a, yanıt versinler hemen!
Kabilelerinin kökünü mü kazıyayım tümden?
Ya da dirençleri bütün bütüne kırıp
Perişan bir kuşak mı bırakayım geleceğe?
Hemen seçimini yapsın düşmanlarım!”
Kırlangıç yeryüzüne uçtu zaman geçirmeden,
Tanrının sözlerini Nartlar’a aktardı.
Kırlangıca şu sözleri söylediler gülerek:
“Seni gönderene uç yeniden!
Şu yanıtımızı aktar çekinmeden:
“Köle olarak utanç içinde yaşamaktansa,
Hep birlikte ölmek daha iyi, kararımızı verdik.
Biz Nartlar onurumuzu çiğnetmeyiz.
İstemeyiz asla zavallı, perişan bir kuşak,
Teke tek savaşa hazırız gitmeye”
Yeniden tanrının yanına vardı kırlangıç.
Nartlar’ın sözünü bir bir aktardı.
Tanrı söyledi: “Ey kırlangıç uç geriye,
Tanrının unuttuğu Nartlar’a son kez!
Devrisi gün şafak söker sökmez dağa,
Waza’ya çıkılacak tanrı buyruğuna göre
Herkes küçükten en büyüğüne kadar silahlarıyla.
Ben de ordumla geleceğim sabahleyin erken.
Korkunç, kesin savaşı başlatacağız hemen”
Nartlar da korkusuz yola hazırlandılar.
Tanrıyla savaşa hazırdılar hepsi.
İşte yüce Waza dağının doruklarına
Göğün masmavi örtüsü altında
Savaş düzenine geçmişlerdi birlikler
Büyük bir suskunluk içinde çadırları açarak.
Herkes bekliyordu tanrının gelmesini
Ve ansızın dağa baş kaldırdı korkunç;
Bir kasırga koptu yerle bir eden.
Şimşekler çakıyordu çekiç gibi
Koca kayalar yerlerinden kopuyor,
Ağaçlar devriliyordu kökleriyle birlikte,
Nart ordusu korkusuzca dikilmiş,
Öfkeyle ve sabırla tanrıyı bekliyordu.
Gökyüzü zinciri apansızın gürledi
Bulutlar altından uçan Jed sürüsü.
Aleve boğdular Nart toprağını boydan boya.
Nartlar da oklarına davrandıkları gibi
Ok yağmuruna tuttular gökyüzünü.
Bilenmiş oklar hedeflerini bulmuştu.
Göklerde azalmıştı Jed sürüsü.
Melekler endişeye kapılarak yine
Kaçmışlardı korku içinde tanrının yanına.
Tanrının öfkesi geçmemişti hala.
Bir kuşku çökmüştü her nasılsa içine.
Nartlar’ı yenebilecek miydi gücüyle?
İstediği gibi gerçekleşecek miydi savaşın sonu?
Fakat kin katılaştırmıştı tanrıyı.
Bu kez iki kat güç gönderdi yeryüzüne.
Tüm tarlalar ateşle yandı, kavruldu.
Nartlar vuruştular gün bitimine dek.
Dağlar sarsılıyor, bulutlar dağılıyordu.
Geçilmezi sık ormanı terk etmişlerdi.
Vahşi hayvanlar, kuş sürüleri
Her yan yanıyordu korkunç alevlerle.
Sırdon şu öğüdü vermişti savaş sırasında:
“Dağlara çekilmemiz gerek, kahramanlar;
Saklanabiliriz ancak derin boğazlarda
Göğün gazabından, ölümcül oklardan”
Sürdüre sürdüre büyük savaşı bir yandan
Dağlara çekildiler Nartlar yığınlarla.
Bir yıl kadar dolaştılar dağların arasında.
Bir araya gelerek sonra şu sözleri ettiler:
“Ne mi yapacağız bundan sonra gururlu Nartlar?
Tanrıyla savaşa giriştiğimiz zaman
Onurlu sona çoktan karar vermiştik zaten.
Köle olarak yaşamak ve bu utanca katlanmaktansa
Şanlı biçimde ölelim daha iyi”
Sonları böyle oldu yürekli Nartlar’ın.
Dünya dönüp durdukça hatırlanacak hep
O cesur, onurlu insanların kahramanlıkları.

Bugün halen uygulanmakta olan ve adına Xabze denen Çerkes gelenekleri büyük oranda bu destanlara dayanır. Örneğin, Çerkes kültüründe oldukça önemli yeri olan Thamade kavramı, Nart destanlarında da vardır. Yine, Thamadeler'in toplanıp halkları ile ilgili kararlar aldıkları Xase -meclis- örgütlenmesi Nart destanlarından bugüne taşınmış unsurlardandır ve Çerkes toplumunun devletleşemeden ama toplu halde bugüne nasıl geldiğini bize gösterir. Keza, Nart destanlarında çokça yeri olan Xoaxue -güzel dua ve temennilerde bulunma- bugünkü Çerkes kültüründe oldukça önemli yeri olan adetlerden biridir.

Emegen

Ansiklopedik detay:

Nartlar (Нартхэр), Kuzey Kafkasya halkları ile Güney Kafkasya'da yaşayan Svanlar arasında anlatılan ve büyük ölçüde derlenmiş olan yiğitlik destanı. Destan en geniş biçimi ile Adigeler arasında bulunmaktadır. Ayrıca Abaza, Abhaz, Ubıh, Karaçay, Balkar, Oset, İnguş ve Svanların dillerinde söylenen Nart destanı parçaları (tekstler) vardır, bunların hepsi Adıge destanları ile birlikte büyük bir bütünlük oluşturur.Bütün bu destan söylentileri, özellikle şarkı (Adigece: vered/"орэд"), türkü ("пщыналъ"/pşınatl), öykü (хъишъэ/hiş'e), vd türlerde derlenmişlerdir. Bu destanların tümü aynı kategoriden sayılsalar da, anlatılar bir topluluktan diğerine farklılıklar da göstermektedirler. Örneğin aşk ve ihanet (entrika) ögeleri Kabartay ve Oset varyantlarında daha gelişmiş ve daha belirginleşmiştir.

"Nart" ya da Şapsığ söyleyişiyle "Nat" sözcüğü Adigece kökenli olup "Gözünü veren,korkusuz kahraman" gibi anlamlar içermektedir: Ne (göz)+tı (verme) =Netı=Nat=Nart=Gözünü veren,Gözünü budaktan esirgemeyen, Korkusuz kahraman (Adıgecede sesli harfler hareketlidir,e-a,e-ı dönüşmeleri gibi). "Nart" etimolojik olarak Nar(göz)+Ant(adige isminin en eski ve gerçek hali) kelimelerinin kısaltılmışıdır Ant'ların gözü-gözdesi anlamına gelir.[1]

Nart destanının MÖ 3.-1. binyıllar boyunca geliştiği, Bronz Çağı, özellikle Demir Çağı'nda biçimlendiği, o çağlara ve izleyen daha yakın dönemlere özgü izler de taşıdığı görülmektedir. Ünlü Adıge yazarı Tembot K'eraş'a göre ise, Nart destanı, bir zamanlar büyük bir destan-epope bütünlüğü oluşturuyordu [2].Bütün bu gelişim süreci içinde anaerkil aileden ataaerkil aileye, sınıfsız toplumdan sınıfların belirdiği aşamalara geçiş durumları izlenebilmektedir. Bu kısa açıklamalardan sonra, bazı destan kahramanlarına, olaylara ve içeriğe ilişkin birkaç örnek ve özet bilgi daha sunabiliriz:

Nart Setenay-guaşe ve Setenay-guaşe oğlu Nart Savsırıko ya da Kabartayca söylenişiyle Sosrıko

Destan kahramanı bilge kadın Setenay-guaşe (Сэтэнай-гуащэ, Kabartayca: Сэтэней-гуащэ; Ubıhça: Сэтэнай,Сэтэнай-Гуаща, Сэтэнэй; Karaçayca: Сэтэнай-бийче; Balkarca: Сатанай; Abhazca: Сэтэни-гуаща; Osetçe: Шъэтэна; İnguşça: Сиэла-Сата, Сели-Сата). Nartların akıl danıştığı bir anaerkil kadını tipidir. "Setenay" Adigece "Сэ/Se(Kılıç)+тэн/ten, тын/tın (veren)=Kılıç veren" anlamına gelmektedir ("ay" eki aidiyet, "гуащэ"/guaşe eki de "kadın, hanım" anlamında fazladan eklerdir). Onun kişiliğinde anaerkil düzenin özellikleri görülebilmektedir. Örneğin, Setenay-guaşe'nin taş içinden doğmuş olan oğlu Setenayko Savsırıko'nun (Сэтэнайкъо Саусырыкъо, Setenay-guaşe oğlu Savsırıko; Kabartayca: Sosrıko, Sovsırıko; Abhazca: Sasrıqua; Karaçayca: Sasrıko, Sosruko, Sosurqua, Sosurqa; Osetçe: Шъожъырыкъо/Ş'ojırıko, Sozrıko, Sosırko, İnguşça: Seska-Solsı, Cьексы Солсы/S'eksı Solsı; Çeçence: Сьеска-Солса/S'eska-Solsa, Соьска/So'ska) doğuşu üzerine yirmiden çok tekst vardır, ama babası, biri dışında belli değildir. Setenay-guaşe'nin belirgin bir eşi de yoktur. Babalı anlatıya göre, Savsırıko, Kuban Irmağı (Пщызэ) kıyısında çamaşır yıkarken, ırmağın öte yakasında bulunan Nartların çobanı (чэмэхъожъ) Tlıptsemıko Zertıj (Л1ыпц1эмыкъо Зэрт1ыжъ) kendisine vurulur; okunu göstererek, Setenay-guaşe'ye doğru "Göndereyim mi?" diye seslenir, Setenay-guaşe de "Gönder" der. Bunun üzerine çoban aşk okunu (хъопсащэ) atar, ok kadının yanındaki bir taşa düşer ve taşı döller. Setenay-guaşe taşı bir beze sarıp evine götürür ve fırına koyar. Taş yavaş yavaş büyümeye başlar, 9 ay 10 gün sonra taş iyice irileşir, sallanmaya ve içinden ses vermeye başlar, taşı hemen Ateş Tanrısı ve hekim olan demirci Tlepş'in (Лъэпшъ) atölyesine götürür ve yardırır. Taşın içinden kıvılcımlar saçan kızgın bir oğlan çocuğu çıkar. Setenay-guaşe bebeği eteği ile tutmak ister, ama bebek annesinin eteğini yakarak yere düşer. Tlepş bebeği dizlerinden maşayla tutup yedi kez suya daldırır ve bebeğe, gelenek gereği, Adigece "Kızgın Oğlan" (Сао [Шъао]-сыр-ы-къо/Save [Ş'ave] - sır-yı-ko ve "Kılıçla Saldıran" (Сао[Сэуэ]/Save [Seve]) anlamlarına gelen "Savsırıko" adını verir (bk. A.M.Гадагатль,Памят нации, Майкоп,2002,s.309). Maşa ile tutulduğundan suya değmeyen ve yumuşak kalan dizleri dışında, Savsırıko'nun çelikleşmiş vücuduna artık silah işlemiyordu; bu yönüyle topukları dışında vücuduna silah işlemeyen Grek Akhilleus'u (Aşil) ile Savsırıko birbirine benzemektedir.

Başka anlatılarda ise, Savsırıko'nun babası tamamen belirsizdir ve Savsırıko'nun babasının belli olmaması, Setenay-guaşe'nin umurunda bile değildir [3].Nartlar arasında erkek ve kadınların birlikte katıldığı Nart kurultayı (Хасэ) yanında, bir de sırf kadınların alındığı Analar Kurultayı da (Ныхасэ) vardır. Kurultay kararlarına herkes uymak zorundadır, örneğin karara uymayan ve Peterez'in koruma altındaki kocamış analığı Yisp-guaşe'yi ya da gerçek adıyla Joko-nan'ı (Жъокъо-нан) yağmalayan Yınıj Şhabğo'nun (Иныжъ Шъхьабгъо) oğlu yargılanmış ve yüz suç (yüz günah; псэк1одишъэ) işlediği kanısına varılarak, cezasını çekmek üzere dağa zincirlenmiştir (bk. Нартхэр адыгэ эпос,том 1,Мыекъуапэ,1968,Къушъхьэм нартымэ радыгъэ иныжъыр,s.250-252; Türkçesi için bk. "Nartların Dağa Zincirlediği Yınıj",internet).

Zincire vurulmuş Nart Nesren-jak'e ve korkusuz bir savaşçı Nart Peterez

Ünlü Nart kahramanlarından biri olan Nesren-jak'e (Несрэн-жак1э), doğruluğu, adaleti ve dürüstlüğü simgeleyen,Nart Kurultayı (Хасэ) Başkanı da olan yaşlı bir Nart'tır."Nesren" sözcüğü, Adigece "En önce erişen","Uzağı gören" gibi anlamlar içermektedir (Нэс-рэн). Nartlardan ateşi çalıp insanları ateşsiz ve karanlıkta bırakan,üstelik tanrılığa da kalkışan Pak'o'yu (Пак1о) kızdırdığından Kafkas Dağına,bir anlatıya göre de Elbruz tepesine (5.642 m; "1ошъхьамафэ" ya da Haramoşha/"Хьарам1уашъхьэ") zincirlenmiş,tıpkı Prometheus efsanesinde olduğu gibi,başına bir kartal dikilmiştir. Kartal geceleri Nesren-jak'e'nin göğsünü parçalayıp acı çektiriyor, ama gündüzleri ak bir güvercin gelip göğsünü gagası ile sıvazlıyor, Nesren-jak'e'nin acısını dindiriyor ve yarasını iyileştiriyor. Nesren-jak'e (Sakallı Nesren) dudaklarını çatlatacak denli susuzluk çekiyor, ama yine de sabah çiyi ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Hiçbir Nart kahramanı Pak'o ve kanatlarını gerdiğinde yeryüzünü karanlığa boğan azgın kartalı ile başa çıkamıyor ve Nesren-jak'e'yi kurtaramıyormuş.Sonunda, Savsırıko'nun kuzeni (teyze oğlu) olan ve Savsırıko gibi vücuduna silah işlemeyen Nart Peterez, zorlu bir uğraştan sonra,attığı oklarla kartalın kanatlarını deliyor,kanat deliklerinden sızan ışıklarla ortalık aydılanıyor,son bir okla da kartalı kalbinden vuruyor. Ardından Pak'o'nun celladını (Псэхэх) öldürüyor. Bütün bunları gören Pak'o,tabana kuvvet kaçıyor.Böylece Nesren-jak'e'yi kurtarıyor, Nart Kurultayı başkanını ve ateşi Nartlara geri getiriyor ve herkesi sevince boğuyor. Nartlar şölenler düzenleyip şarkılar söylüyorlar, Peterez'i öven sözlerle bu büyük başarıyı kutluyorlar [4].

Nart Şebatınıko'nun Nart Verzemeg'i kurtarmak için Nart ülkesine gelmesi

Savsırıko'nun diğer bir kuzeni (teyze oğlu) olan Nart Şebatınıko (Шэбатынкъо; Kabartayca: Badınoko; Vıbıhça: Berdenıqua; Karaçayca: Badinoko, Bödene; Abhazca: На-Шбатква/Na-Şbatkva; İnguşça: Batoko-Şertuko, Batoko-Şirtta; Çeçence: Batkiy, Şirtqa, Batkiyiy, Şirtqa, Batoko-Şertuko) ise, salt bir kahramanlık örneğidir, o, her davranışıyla örnek bir yiğittir. Şebatınıko, Adigece olarak "Щe (0k)+ бэ (çok) +тын (veren)+ къo (oğul, oğlan) sözcüklerinden bileşik bir ad olup "Çok ok veren" ya da "Ok atan kişi" gibi anlamlar içermektedir (bk. Проф.Др.A.М.Гадагатль,Память Нации,Республика Адыгея,Майкоп-2002,s.314-315). Destana göre, Nart Şebatınıko atına atlayıp Cırt ülkesinden (Джыртэ) Nart ülkesine (Нартэ) doğru yola çıkıyor, Don Irmağı (Тенэ) boyunca güneye doğru ilerleyerek, sonunda Kuban Irmağına ulaşıyor, Kuban'ı atının böğrüne bile değdirmeden ve onu yüzdürerek geçiyor. Setenay-guaşe'nin çağrısı üzerine, onun kocamış erkeği Verzemeg'i (Орзэмэдж) öldürülmekten kurtarmak için, koca kılıcı belinde, bir orman görüntüsündeki kocaman okluğu ve okları sırtında, manda gönünden kırbacını atının boynunda dolandırarak ve her vuruşunda atının boynundan çıkarttığı tozlar, bir sütun gibi göğe yükselip bulutlara karışarak, Verzemeg'in öldürüleceği Nart Aleg'in (Алэдж) evine doğru olanca hızıyla geliyor; ilerleyişi sırasında atının burnundan saçılan soluklar otları kavuruyor, köpeği Ha'nın sürdüğü avları ise, atmacası Bğaşho (бгъашхъо) yakalıyor, sol omuzundan çiy yağarken, sağ omuzundan güneş doğuyor, delikanlı gururla eğerine kurulmuş Aleglerin evine doğru geliyor.

Şaşırtıcı görünümlü bir atlının gelmekte olduğunu oturduğu Aleglerin balkonundan gören Güzel Akonde (Акондэ-дахэ),kendi gibi güzel ve şuh bir kadın olan ve yemek hazırlamakta olan annesine sesleniyor: "Anne, öyle bir atlı geliyor ki, Cırt ülkesinden gelmiyorsa, öylesi Nart ülkesinde görülmüş şey değil",diyerek atlıyı ve geliş biçimini anlatıyor.Anası da,"O,adını duyup kendini görmediğimiz Nart Şebatınıko olmalı. Hemen karşılayalım onu ve ondan bir erkek kalça kemiği (oğlan çocuğu-"л1ыхъу копкъ хэтхынба!") kapmaya bakalım" der. Ama o, kız, düğün dernek, eğlence ve yeme içme derdinde olan biri değildir; o, nerede bir haksızlık, nerede bir zulüm ve dara düşen varsa, orada olan biridir. Onu gören herkes, dahası Aleglerin çobanı bile ağırlamak ve yolundan alıkoymak için çırpınıyor. Ama o, o tür kişilerin aslında dost değil, yanıltıcılar olduklarını bir görüşte fark ediyor, öylelerine asla yüz vermiyor. Dost gıpta ve gururla bakıyor ona, düşman da saygı göstermek zorunda kalıyor; kimi güzel kadınlarınsa derdi başka, onlar, ondan yiğit (pehlivan) bir bebek edinme ve aşk peşinde. Ama o, o tür tuzaklara takılacak aptalın biri değildir, o şimdi yaşlı Verzemeg'i kurtarmak ve öteki umarsızlara da yardım etmek dışında hiçbir şeyi düşünmemektedir.

Yaşlıların öldürüldüğü Nart Aleg'in büyük evi ve Yaşlılar Dağı

O dönemler kocadığına ve elden ayaktan düştüğüne, Nart Kurultayınca (Хасэ) karar verilen saygın yaşlılar, son ziyafetin verildiği Aleg'lerin 30 m boyunda ve her biri sekiz öküz tarafından çekilebilmiş çok sayıda iri sütunlar üzerinde yükselen kocaman evindeki Ölüm Kurultayı (Ук1 Хасэ) sırasında öldürülmektedirler. Aleglerin evi kadın erkek yaşlıların, adından bile ürktüğü bir evdir (Bir örnek için bk. Yaşlılar için beşik ninnisi, Circassiancanada, internet). Yaşlı Verzemeg de, o gün zehir içirilerek ya da içki kupasına gizlice konacak bir zehirli yılana sokturularak öldürüleceklerden biridir. Verzemeg, kuşkusuz bunu biliyor,ama bir şey yapamıyor, çünkü gelenek öyle; tek umudu Setenay-guaşe'nin "Git sen, gerisini merak etme!" demiş olması.

O dönemler, sıradan kişiler ve kocamış kadın ve erkekler, kışın,özellikle de en soğuk günlerde Jığeyıbg (Жъыгъэибг) denilen Yaşlılar Dağında (Kıyıboyu Şapsığya'da Kalej köyünde) kızaklara bindilip,üstten dik uçuruma doğru kaydırılmakta ya da yüksek yar ile Aşe Irmağı arasındaki kumsala bırakılarak ölüme terk edilmektedir. Uçurum boyunca, sürüler halinde aç kargalar,vıyaklayarak uçuşmakta,gagalanacak yaşlıları beklemektedir.Gelenek acımasızdır ve ondan kaçınmak olanaksızdır. Ama Verzemeg, saygın ve ünlü bir Nart olduğundan, farklı, kendisine yaraşır bir eğlenti (джэгу) ve ağırlama sonunda, farkına bile vardırılmadan öldürülecektir.

Nart Şebatınıko Alegler'in evinde

Şebatınıko,sonunda Alegler'in bahçe kapısına gelir, ana kız tarafından karşılanır. Kız, kendisi ile görüşebilmek ve randevu alabilmek için günlerce bekleyen atlılar tarafından evinin önü bataklığa çevrilmiş olan, ama kolay kolay randevu vermeyen Güzel Akonda'dır. Kendi de şuh ve alımlı bir kadın olan ana,güzel kızını öne sürer, ardından da: "Ooo, Şebatınıko" der, "Adını duyup kendini göremediğimiz yiğit, Cırt ülkesinden gelmiyorsan, Nart ülkesinde benzeri bulunmayan yiğit, gel, semiz danamız ve toklularımız seni bekliyor" der ve şu dizeleri sıralar: "Üzüm suyu fıçımız/Doldu taşıyor/Gelin odamız/Çoktan beridir boş/Bak, Güzel Akonde'ye/Okşattıralım başını sana" der (bk. К1эрэщэ Тембот,Адыгэ орэдыжъхэр,s.11-12). Ama Şebatınıko, öyle şeyler peşinde koşan biri değildir. Hevesleri kursaklarında kalan kadınlar gerisin geriye kaçarlar, korumaları da hemen kapıya kocaman bir ağaç sürgü çekerler. Dört pehlivan kapının arkasına dikilir. Şebatınıko,atı ile geri geri gider, ardından bahçe kapısını atının sert bir göğüs darbesiyle parçalar, iri kıyım korumaları da dört bir yana fırlatır, selamsız Aleglerin evinin içine dalar, herkes korkusundan bir köşeye siner, Verzemeg için hazırlanmış olan üzüm suyu dolu, geyik boynuzundan kupanın içindekini yere döker ve kıvrıla kıvrıla kaçmaya çalışan zehirli yılanı da ayakları ile ezer, Verzemeg'i atına bindirip evine yollar; ama kendi kalır, şölendekilere eğlencenin bölünmemesini söyler, ardından kocaman kamasını sap kısmından yere saplar,çalgılar ve türküler eşliğinde kamasının sivri ucu üzerinde dansa başlar, coştukça coşar,dönüş hızından kimileri pencere dışına, bahçeye fırlar, sonunda "Yeter, yeter Şebatınıko, iyi oynadın, ne olur bu viran haneyi başımıza geçirme" derler. Çerkeslerce oynanan parmak ucu danslarının o günden kalıp yayıldığı anlatılır.

Şebatınıko, Verzemeg'in peşinden Setenay-guaşe'nin yanına gider. Setenay-guaşe, Şebatınıko'yu uzaktan işaret ederek, "Verzemeg,bu delikanlıyı oğlun olarak mı, yoksa dostun olarak mı görmek istersin?" diye sorar. "Oğlum olarak görmek isterim" der Verzemeg de. "Eğer dostum olarak görmek isterim deseydin, seni ona öldürtecek,onu da erkeğim yapacaktım, yendin beni ihtiyar delikanlım" diyerek işi tatlıya bağlar sonunda Setenay-guaşe.

Destana göre, Şebatınıko yaşlıların öldürülmesi geleneğini, Nartları ikna ederek kaldırtır, Nartlara daha başka birçok iyi özellikler kazandırır. Şimdiki insancıl Adıge geleneklerinin o günlerden, Nart Şebatınıko döneminden kaldığı Adıgeler ve diğer Kafkas halkları arasında hala anlatılır (Bir ölüm infazı örneği için bk. "Yaşlı Jemadıv'ın Öldürülüşü", internet).
Nart tekstlerinin yayınlanması,destanın konusu ve içeriği

Adıge Nartları ilkin 7 cilt (şimdi basımı tamamlanamamış 8 cilt), 26 bölüm ve 700'den çok tekst halinde derlenip 1968-1971 yılları arasında Maykop'ta yayınlanmıştır. Destan, değişik karakterdeki çok sayıda kadın ve erkek kahramanı, gök ve yer tanrılarını, yarı tanrıları, göğsü kılıçlı orman adamlarını (мэзыл1),hortlakları (хьадэджад) ve Ölüler Ülkesi (Хьадрыхэ) insanlarını, Yisp (Исп) denilen ve Nartlarca korunan cüceleri, büyücü (уды ve нэгъуч1ыцэ) ve kahinleri (усэрэжъ), devleri (иныжъ), perileri (тхьэ1офыд), ejderhaları (блaгъо; Şapsığca: шэгьыблэ), define bekçilerini (1этэт), vb gibi birbirinden farklı mitik yaratıkları konu edinmektedir.

Bu arada diğer Kafkas halklarının kendi dillerindeki destanlarının da derlenip yayınlandıklarını, bütün bunların bir bütünün değişik varyantları olduklarını bilmemiz gerekmektedir.

Nart destanı,çok eski dönemler insanının eğitimi, yaşama hazırlanması,model alınacak kişileri ve davranışları gösterme gibi öğretici görevleri yerine getiriyordu. Bu nedenle örnek alınacak kahramanları ve dünya görüşünü sunuyor, kaçınılması gereken davranışları ve kötü örnekleri de sergileyip dışlatıyordu.

Destanda ünlü bir Nart kahramanının nasıl doğduğu, yaşam serüveni ve nasıl öldüğü bir bir anlatılmaktadır. Nart kahramanları,genellikle gizleri ya da zayıf noktaları, büyücü ya da kahinlere danışılarak öğrenildikten sonra öldürülebilmektedirler. Örneğin dizlerine silah işlediği öğrenildikten sonra Savsırıko,analığı Joko-nan'ın (Жъокъо-нан) sabahleyin ilk bakışı ile denk düşecek bir okun öldürücü olduğu öğrenildikten sonra da Peterez öldürülebilmiştir.

Nart Şıvjıy ile Nart Tatarşav ve Nartların ölüm uykusuna yatmaları

Nartların yeryüzünden silinişi de şöyle olur: Tha ya da Thaşho (Тхьашхо; en büyük Tanrı), Nartlara, elçi olarak küçük bir kuş gönderir, "Uzun ömürlü ve çoğalan, ama geride bir ün bırakmamış Nartlar olarak mı yaşamayı istersiniz, ya da kısa ömürlü, ama ünü büyük Nartlar olarak mı anılmayı seçersiniz?" diye sordurur. Nartlar Kurultayı toplamaya ve karar almaya gerek bile duymadan, hemen oracıkta yanıtlarını bildirirler: "Hayvan gibi onursuzcasına çoğalarak yıllarca yaşamayı istemiyoruz: Ömrümüz kısa da olsa, ünümüz büyük olsun!" derler (bk. Yaşamımız kısa da olsa, ünümüz büyük olsun, Circassiancanada, internet).

Bunun üzerine Thaşho, Nartların beslenme kaynaklarını yenilememeye (üretmemeye) başlar. Nartlar çevreyi tarayarak ve kalmış olan son avlarını da tüketerek, sonunda şimdiki Adigey Cumhuriyeti'nin en güneyinde bulunan Fışte Dağı (Фыштэ;Rusça-Fişt; 2.867 m) eteklerine tırmanmaya başlarlar. Ama açlıktan bitkin düşmüş olan Nartlar daha ileriye gidemezler. Yaşça da en küçükleri olan Şıvjıy'ı (Шыужъый),son kez toplu bir yemek yiyebilmek için,elde kalan tek anaç domuzu (къоныжъ) getirmeye,domuzun bulunduğu yere gönderirler. Şıvjıy (Şıv [Atlı]+jıy [küçük]=Küçük Atlı), domuzu bir dere yatağında bulur, oku ile öldürüp atının üzerine koyar ve dönüş yoluna koyulur. Dönerken geçtiği yerler, domuzun ağırlığı nedeniyle, karda ilerleyen kişinin açtığı yol gibi, oluk biçiminde açılır ve buralardan dağ suları dere olup akmaya başlarlar.

Yolda,adını duyduğu, ama görmediği insan soyundan genç ve küçük cüsseli biri ile karşılaşır: "Sen Kırım taraflarında yeni türediği söylenen küçük insan soyundan biri olmalısın, kimsin, neyle geçiniyorsun, nerede ve kiminle yaşıyorsun?" diye sorar. "Adım Tаtаrşav, Pak'oko Tatarşav (Пак1окъо Тэтэршъау; Pak'o oğlu Tataroğlan)" der öteki de, "Sizin gibi avlanarak geçiniyorum, ileride bir kulübede annemle birlikte yaşıyorum,buyur" diye sözlerini tamamlar.

Tatarşav, daha genç olduğundan Şıvjıy'ın solundan ve omuz boyu gerisinden yürüyormuş. Büyüğe saygıyı ifade eden ve şimdilere değin süren bu Adıge geleneğinin o dönemden kaldığı ve zamanla diğer insanlara da yayıldığı Adıgeler arasında anlatılır. Ayrıca "Pak'oko Tatarşav'ı görenler Nart görmedim demesinler!" (Тэтэршъао зилъэгъугъэм нарт слъэгъугъэп ерэмы1у!) özdeyişi de o karşılaşmadan kalmıştır (Çünkü Nart görmüş son kişi olan Tatarşav, Nartlardan sonra, Nartlar gibi bir yiğit ve gerçekten Nart sayılan bir kahraman olmuştu).

Yol ayrımına geldiklerinde, Şıvjıy: "Tatarşav,annene bir armağan göndermeden seni bırakamam, Nartlara yakışmaz bu, ama yoksul biriyim, değerli bir şeyim yok" der, bir meşe ağacını eğer, tepesini sivriltip ucuna götürmekte olduğu domuzun bir budunu takar, "Al bunu, azar azar götürürsün, kurutursanız kış boyunca ikinize de yeter" der ve yoluna devam eder (Bir tekst örneği için bk. "Nart Şıvjıy ile Pakoko Tatarşav", internet).

Nartlar son yemeklerini yer, müzik ve şarkılar eşliğinde son danslarını da oynarlar, ardından topluca derin bir uykuya yatarlar. Onların Fışte Dağı eteğinde, bilinmeyen bir yerde, hala uyumakta oldukları yaşlılar arasında anlatılır (Daha çok bilgi için bk. "Nartlar: Adige Yiğitlik Destanı", Circassiancanada, Edebiyat, "Efsaneler-Mitoloji" bölümü, internet).

Nart-Ortshoy destanı

Çeçen destanları, Nart-Ortshoy Destanı adını taşır ve farklıdır. Çeçen destanlarına göre, Nartlar başka bir bölgeden Ortshoy ülkesine gelen ve Ortshoylarla karşılaşan, ama her biri birer yiğit olan başka bir diyarın kahramanlarıdır. Ortshoylar, Ortshoy diyarını saldırganlardan ve devlerden korumaya çalışan yurtseverler ve yerel kahramanlardır.

Dağıstan halkları arasında ise,erken İslamlaşma nedeniyle Nart anlatıları çok azalmıştır. Dağıstan halkları arasında Arap-İran çıkışlı İslami anlatılar ve destanlar daha yaygındır.

Kaynakça

    1 Şora B. NOGHUMUKA ADİGHE-HATİKE ÇERKES TARİHİ
    2 bk.К1эрэщэ Тембот, Адыгэ орэдыжъхэр, -Eski Adıge Şarkıları-Мыекъуапэ, 1940, s.10-11; Asker Hadeğal, "Nartlar", Jineps gazetesi, sayı 20 ve izleyen sayılar
    3 Daha çok bilgi için bk. Хьадэгъал1э Аскэр, Нартхэр адыгэ эпос, том I,s.43-44; ayrıca Jineps gazetesi,sayı 20 ve izleyen sayılar
    4 Daha çok bilgi için bk. "Yüksek Dağa Zincirlenen Nesren-jak'e'yi Peterez'in özgürlüğüne kavuşturuşu",Kafkasya Kül.Dergi,sayı 39-42,s.173-178.

    Ve çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.





























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder