22 Ocak 2020 Çarşamba

Kurdalagon




Oset Nart destanlarının demircisinin adı “Kurdalagon”dur. G. Dumezil, “Kurdalagon” adının “kurd” (eski Osetçe demirci) sözü ile “Alag” (bir Nart sülalesi) sözünün birleşmesinden meydana gelmiş olabileceğini söylemektedir (Dumezil, 2000:63). V.İ. Abayev bu kelimenin ilk halinin “Kurdalavargon” şeklinde olduğunu söylemekte ve bu kelimeyi; “kurd” (eski Osetçe demirci) + ala (Alan kavmi) + varg (eski Osetçe kurt) + on (Osetçe oğul, soy bildiren ek) şeklinde açıklamaktadır. V.İ. Abayev bu hecelemeden “Alanların kurt soyundan olan demircisi” şeklinde bir anlam çıkarmaktadır. Mahti Curtubay ise, V.İ. Abayev’in bu açıklamasına karşı çıkarak öncelikle eski Osetçedeki “varg” (kurt) sözünün aslında Moğolca “barak” (köpek) sözünden kaynaklandığını, öte yandan Osetçede “kurd” (demirci) şeklinde bir kelimenin olmadığını ve bunun da Türkçe “kurt” kelimesinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. M. Curtubay’a göre, Oset Nart destanlarındaki “Kurdalagon”un adı, Karaçay-Malkar Nart destanlarındaki “Alavgan”ın adından kaynaklanmaktadır. Ona göre, “Alavgan” adı, Oset Nart destanlarına “Kurd-Alagon” (Kurt soylu Alagon < Alavgan) şeklinde geçmiştir. M. Curtubay, “Alavgan” adının kökenini; “al” (ön, önce, ilk) + avgan (aşan, devrilen) şeklinde açıklamakta, bundan da “ilk oğlan” şeklinde bir anlam çıkarmaktadır. Karaçay-Malkar Türkçesinde “av-” fiili “aşmak, düşmek, devrilmek” anlamlarına gelir. M. Curtubay herhalde burada “avgan” kelimesini “gelen” anlamında düşünmekte ve bundan da “ilk gelen”, “ilk doğan”, “ilk oğlan” şeklinde bir anlam çıkarmaktadır. Bu açıklamasını da Alavgan’ın demirci Debet’in ilk oğlu olmasıyla desteklemektedir (Curtubayev, 1991:158-159).

 Gerek İslam öncesi, gerekse İslam sonrası Türklerin kültüründe bugüne kadar yaşayan halk inanışlarından biri de “AlRuhu” veya “Albastı”dır. Karakter ve seciye itibariyle, bütün Türk boylarının halk inanışlarına göre “Al-Ruhu” genellikle loğusa kadınlara musallat olan kötü bir ruhtur. Fakat, Al-Ruhu tarih öncesi devirlerde Türklerin kültüründe kötü bir ruh değil, tam tersine güçlü

ve koruyucu tanrılardan biri idi. Fakat daha sonraları Al-Ruhu, Türk kültüründe kötü bir ruh olarak tasavvur edilmiştir. Bununla birlikte tarihi devirlerde, Al-Ruhu’nun koruyucu ve iyi bir ruh olduğunu bildiren işaretler de yok değildir. Örneğin, Uranha-Tuba Türklerinin şaman dualarında Al-Ruhu koruyucu ve iyi bir ruh olarak telakki edilir. Yakut Türklerinde aile ocağı ateşine “Al-Ot” denir. Altay ve Kırgız Türklerinde “alka-” kelimesi “takdis etmek” anlamına gelir. Bütün Türk boylarında “alkış~algış” kelimesi “dua, takdis, dilek, tebrik” anlamlarında kullanılan bir kelimedir. “Alas” veya “alazlama” tabiri, eski Türk kültüründeki “ateşle ruhu kötülüklerden arındırma” ayinidir. “Al” sözünün “ateş” kültüyle alakalı olması bilhassa bu ruhun eski zamanlarda koruyucu ve iyi bir ruh olduğunu göstermekte, hatta bu Al-Ruhu’nun tarih öncesinde eski Türk kültüründe “ateş-tanrısı” olduğunu ortaya koymaktadır. Al-Ruhu ve Al sözünün kökenini ise Sumer kültüründe aramak gerekmektedir. Eski Türklerin ateş tanrısı “Al” ile Sumerlerin ateş tanrısı “Al” veya “Alu”nun bir olduğuna şüphe yoktur (İnan, 1987:259, 261, 263-266).

 Tarih öncesinin derin karanlıklarında kaybolmayarak, önce ateş tanrısı “Al” şeklinde ve daha sonra da kötü bir ruh şeklinde tasavvur edilerek “Al-Ruhu” şeklinde eski Türk kültüründe yer bulan Sumerlerin ateş tanrısı “Al”ın adı şüphesiz ki Karaçay-Malkar ve Oset Nart destanlarındaki “Alavgan” ve “Kurdalagon” adlarına da kaynaklık etmiştir. “Alavgan” kelimesini: “al” (ateş) + “awgan < ogan” (tanrı), yani “Ateş Tanrısı” şeklinde; “Kurdalagon” kelimesini de: “kurd < kurç” (demir-çelik) + “al” (ateş) + “agon < ogan” (tanrı), yani “Demirci-Ateş Tanrısı” şeklindeki tahlil, yukarıda ileri sürülen görüşlerin hepsinden daha mantıklı ve isabetlidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder