24 Aralık 2019 Salı

Gula (Ninişina) kudurru taşı ile yazılı Semboller




 bir c.13th yüzyıl Bc Babil taş  üzerine oyulmuş
tanrıların isimleri temsil etti. o vardı güney-batı İran, içinde, Susa  da Bulundu
savaş ödül olarak antik dönem  anlatılmıştır.

  

.

Gula (Ninişina)


Mezopotamya'nın bölgelerine göre Ninişina veya Bau olarak bilinen bu Tanrıça şifa tanrıçasıdır.

Gula'nın şife kaynağı olduğuna inanılır ve hastalanıldığında şifa bulunması için Gula’ya dua edilirdi.


                


Eski Kültürlerde Köpeğin Algılanışı:
“Eski Mezopotamya Örneği” The Dog’s Perception in the Old Cultures: “The Case of the Ancient Mesopotamia”
 H.Hande Duymuş Florioti* 

                         

                          Tıp Uygulamalarında Köpek
                                               

             

“Köpeğin dili, doktorun dilidir”9 , “Kedinin dili zehirler, köpeğin dili şifa verir” 10 . Bir Latin sözüne göre ise,“Yara yalayan köpek iyileştirir” 11 .

 Zoomorfizm33 ve antropomorfizm34, insanlık tarihinde dinî düşüncenin gösterdiği önemli gelişim evrelerindendir. Önceleri hayvanları tanrı kabul eden insanlar, zamanla kendilerini tanrı olarak ilan etmişlerdir. Bu aşamalarda, insan düşüncesinin oluşturduğu mitolojik zenginliğin en önemli motifini ise hayvanlar şekillendirmektedir35 . Bu bağlamda köpek, dikkat çeken ve önem arz eden hayvanlar arasında ilk sıralarda gelmektedir. Gerçekten eskiçağ toplumlarında dinî düşünüşte önemli rol oynayan semboller arasında köpek de yer almaktadır36. Ancak bu durum, köpeğin tanrılaştırılmış olmasından ziyade, belirli bir tanrı ile özdeşleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır37

Eski Mezopotamya toplumlarına ait çivi yazılı metinlerde, Akadca “kalbu(m), Sumerce “mulUR.GI7” 38 ,“UR/UR.GI7” ve Mari metinlerinde “UR.GI7.RA”39 terimleri ile gösterilmiş olan köpek, şifa tanrı(ça)larının yanında, çeşitli şifa ritüellerinde ve tedavi uygulamalarında yer almaya başlamıştır40 .

 Tıp uygulamalarının tarihsel süreçte nasıl bir yol izlediğine baktığımızda, halka ait tedavi yöntemleri, iki temel uygulama alanı ile karşımıza çıkmaktadır. Birincisi, insanın doğaya ilk tepkilerinden birini temsil eden ve hastalığı tedavi etmede çeşitli bitkiler, madensel ve hayvansal maddelerden yararlanan “doğal halk tıbbı”dır. İkincisi ise, hastalık tedavisinde muska, kutsal sözler ve benzeri işlemlerden yararlanan “dinsel-büyüsel tıp”tır. Halk tıbbı, eskiçağlardan günümüze kadar uzanan farklı coğrafyalarda ve kültürlerde benzer amaçları paylaştığı halde kullanılan malzemeler ve teknik yönünden birbirinden ayrılmaktadır41 .

Eski Mezopotamya söz konusu olduğunda köpek, hem doğal halk tıbbında hem de dinsel-büyüsel tıpta rol oynamış gözükmektedir. Bunda, söz konusu toplumların köpek başta olmak üzere, hayvanları gözlemlenmesinin büyük etkisi olduğunu düşünmekteyiz. Gerçekten, yaralı hayvanın yarasını yalaması, gözüne perde inen keçinin hasta gözünü çalılara takarak açması, karnında şişkinlik hisseden leyleğin gagasıyla lavman yapması, baykuşun kıl bitinden kurtulmak için toprakla yıkanması, insanların dikkatini çekmiş olmalıdır. Belki de insanlar hayvanlardan bazı tedavi yollarını öğrenmiş ve onları taklit etmişlerdir 42 . Bu açıdan ele alındığında köpeğin özelliği ve önemi, antibiyotik gibi çalışan, şifalı özelliklere sahip salyası ile açıklanabilir. Ne zaman ki, insanoğluna yakın, evcil bir hayvan olmuş, insanlar onun bu özelliğini keşfedip çeşitli şifa ritüellerinde onu kullanmaya başlamışlardır43 . Ancak bu durum, sadece Eski Mezopotamya toplumlarına özel bir durum değildir

Örneğin, Anadolu’da Hitit şifa ritüellerinde, özellikle yavru köpekler, şifacı olarak rol oynamışlardır44 . Hititler’de köpeğin kendi organlarını yalayarak iyileştirmesinin görülmesi ve böylece köpek salyasının iyileştirici gücü olduğuna inanılarak bunun insan vücudu üzerinde de aynı etkiyi yapacağının düşünüldüğü anlaşılmaktadır45 . Gerçekten, Hititler’in doğal gözlemleri ile ilgili pek çok nokta, büyü metinlerinde ele alınmış olup, bu metinlerde bir köpeğin dokuz uzvunu yalayarak iyileştirmesine de vurgu

 yapılmaktadır46 . Hitit Zuwi ritüeli buna en güzel örnektir. Bu ritüelde hasta organlar, köpeğe yalatılmak suretiyle tedavi edilmektedir. Hasta uzuvların köpeğe yalatılması uygulaması, ilk olarak Eski Mezopotamya’da Babil metinlerinde görülmekte olup, Kizzuwatna yoluyla Anadolu’ya geçmiş olduğu düşünülmektedir 47 .

Hititler’in köpek dışkısını da çeşitli bitki çiçekleri ile karıştırıp elde ettikleri macunu tedavi amacı ile kullanmaları dikkat çekici başka bir husustur48 . Örneğin, Hebattarakki ritüelinde, köpek dışkısı arpa unuyla hazırlanmış hamurla karıştırılarak tedavi amacıyla kullanılmıştır49 .

Eski Mezopotamya toplumlarında da “zē kalbi” yani “köpek dışkısı” çeşitli yağlarla karıştırılarak ilaç olarak kullanılmıştır50

Eski Yunan hekimliğinde de köpek salyasının şifa kaynağı olarak görüldüğüne dair ipuçları mevcuttur. Nitekim, Asklepion adı verilen ve Şifa Tanrısı Asklepios’a ait şifa tapınaklarında, adı geçen tanrıyı temsil eden kutsal hayvanlar olan yılan, köpek ve horoza hasta uzuvlar yalatılır veya ısırtılırdı51 . Asklepios kültünde, özellikle kör insanların gözlerinin köpeğe yalatılarak açılacağına; Yunan Doğum Tanrıçası Eileithyia kültünde ise köpeğe yalatıldığı taktirde doğumun kolay gerçekleşeceğine inanılmıştır52

Tüm bu bilgiler, hem Eski Doğu hem de Eski Batı toplumlarında köpeğin salyasının şifa verici olarak kabul edildiğini göstermektedir. Öte yandan, Eski Mezopotamya toplumlarında hastalıklar ile tanrılar arasında sıkı bir

 ilişki bulunduğunu belirtmiştik. Bu bağlamda, bazı tanrı ve tanrıçaların şifa verici vasıflara da sahip olduklarına inanıldığı anlaşılmaktadır. Eski Mezoptamya’da bazı tanrıları ve tanrıçaların özellikle sağlık ve hastalıkla ilgilendikleri inancı hȃkimdir53. Bu tanrıçalardan biri olan Gula’nın sembolü köpektir54 . Söz konusu tanrıçanın ve köpeğinin, Mezopotamya’da din ve tıp alanında önemli bir yere sahip olduğu, hem çivi yazılı kaynaklardan hem de arkeolojik bulgulardan tespit edilmektedir55 .

Tanrıça Gula ve Köpeği 


Tanrıça Gula’nın adı, Bau veya Baba, Ninkarrak, Ninisinna56 ve Eski Yunan’da Hekate57 örneklerinde olduğu gibi, farklı dönemlerde ve kültürlerde farklı isimlerle karşımıza çıkmaktadır58. Örneğin, Sumer tanrıçası Ninisinna, Samiler’de Gula olarak adlandırılmıştır59 . Gula’nın anlamı tam olarak bilinmemekle beraber Sumerce “gu-la” “büyük” kelimesi ile eşleştirilmiştir60 .

Tanrıça Gula/ Ninkarrak çivi yazılı metinlerde “ d gu-la, d gú-la, d gú-lá, dME.ME ; d nin-kar-ra-ak, d nin-kar-ra-ak-a” şeklinde geçmektedir61

 “İsin’in Hanımı/İlahesi” anlamına gelen Ninisinna olarak da bilinen Tanrıça Gula, metinlerde sağlık tanrıçası/ilahesi “bēlet balāti” veya büyük şifacı “azugallatu” olarak geçmektedir. O, aynı zamanda bitkileri büyüten, toprağa hayat veren verimlilik tanrıçası olarak da kabul görmüştür. Gula, Anu’nun kızı, savaş tanrıları Pabilsag (İsin’de), Ninurta (Nippur’da) ve Ningirsu (Lagaş’ta)’nun eşi ve şifa tanrıları Damu, Ninazu ve Gunurra’nın annesi olarak bilinmektedir. En önemli kült merkezi İsin’dir 62. Burada ona adanmış “é-u-gi7-ra” “köpek tapınağı” adı verilen bir tapınak bulunmuştur63 .

M.Ö.II.Binyıl’ın sonlarına tarihlenen ve İsin şehrinde ele geçen bir yazıtta: “Egalmah tapınağının hanımı, büyük şifacı, hayat nefesi veren…..Gula’ya” ifadeleri net olarak okunabilmektedir64

M.Ö.I.Binyıl’a tarihlenen ve Sippar şehrinden ele geçen bir köpek figürü ile burada yer alan bir yazıtta: “Gula için kilden bir köpek yaptım ve ona hediye ettim” ifadeleri geçmektedir65 . Aynı şekilde köpek figürü, M.Ö.14.yy’ın ortaları ile 13.yy’ın ilk dönemlerine ait Kasit silindir mühürleri üzerinde de Tanrıça’yı temsilen görünmektedir66 . Eski Babil dönemine ait olup, Tanrıça Gula’yı temsil ettiğine inanılan bir köpek ve yavrularının betimlendiği bir levha ele geçmiştir67 . Bununla birlikte Tanrıça Gula’nın tasvirine Orta Babil dönemi “kudurru”larında (sınırtaşı) da rastlanmıştır68 .

 Bütün bunlara ek olarak M.Ö.II. ve I. Binyıllar’da köpek, koruyucu bir figür olarak kullanılmıştır. Yapılan kazılarda özellikle kapı girişlerinin altında köpek figür ve iskeletlerine rastlanmış olması bu durumun bir sonucudur69. Büyüsel ritüellerde de kil köpek70 heykelleri kullanılmış, kötü

ruhları def etmek için de bunlar yapıların altına gömülmüştür. Bu duruma en güzel örnek, Nippur’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Asur sarayının giriş kısmının altına gömülmüş olan köpek figürleridir71 . Gerçekten, Eski Mezopotamya’nın inanç merkezi olarak bilinen Nippur şehrinde, Tanrıça Gula’ya adanmış bir tapınak ve bu tapınakta köpek mezar ve heykelcikleri ele geçmiştir72

Orta Asur tasvir veya imgelerinde ise, köpek figürü nadir olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Asur kralı I.Tiglat-Pileser (M.Ö.1114-1076) dönemine ait bir tablette köpek figürü vardır ve burada dinî bir sembol olarak yer almaktadır73 .

Yazılı kaynaklarda Tanrıça Gula’nın adı, dua-beddua ifadelerinin yer aldığı cümlelerde de sık olarak geçmektedir74 . Örneğin, Hammurabi zamanı mektuplarında: “Şamaş ve Gula sana sıhhatler ihsan etsinler” cümlesi ile sık sık karşılaşılmaktadır. Asurlular zamanında da krala yazılan mektuplarda: “Ninib ve Gula kralım efendime sıhhat ve saadet bahşetsinler” ifadesi mutlaka kullanılmıştır. Hammurabi koyduğu kanunları değiştirecek kimse için yaptığı bedduada:“Sin onun vücudunu bir elbise gibi cüzzamla kaplasın! Gula onun vücuduna şifasız bir zehir akıtsın!”75 demektedir.

Benzer ifadeler, Sargonidler çağına yani 7., 8. yy’lara ait doktorlardan krallara hitaben yazılmış mektuplarda da yer almaktadır. Kral Asarhaddon’un doktoru Arad-Nanay’ın zamanımıza kadar gelen mektupları:“Arad-Nanay’dan efendim kralıma. Hizmetkârın AradNanay’dan efendim kralıma sıcak selamlar. Ninutra ve Gula efendim kralıma mutluluk ve sağlık ihsan etsinler….” şeklinde başlamaktadır.76

Tanrıçanın adının şahıs ismi olarak da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Örneğin, Yeni Asur dönemi metinleri içerisinde yer alan ve Urad-Gula (Gula’nın kölesi anlamına gelir) isimli kişiye ait bir mektup ele geçmiştir77 .

 Bu kişinin duayla kötü ruhları, şeytanı kovduğuna inanılmaktadır78. Böyle bir isim taşımasının tesadüf olmadığını düşünüyoruz.


Yeni Asur dönemi silindir mühürlerinde Gula ile köpeği net olarak görülmektedir79 . Örnek vermek gerekirse, Asur kralı Sanherip’in eşi Tašmetum-šarrat’a ait bir mühür baskısında da Tanrıça Gula ve köpek figürü yer almaktadır80 . Bununla birlikte Gula’yı temsil eden tasvirlerde saldırgan köpek figürüne rastlanmamıştır81 .












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder