30 Haziran 2020 Salı

3. TEMMUZ - Takvim Mozaiğinin Detayları, Kr.u. 3. yüzyıl El Jem Tunus



Fotoğraf açıklaması yok.


3. TEMMUZ - Takvim Mozaiğinin Detayları, Kr.u. 3. yüzyıl
El Jem Tunus

Temmuz Roma takviminde beşinci aydı. Buna göre, ayın adı Latince Quintilis (′′ beş ′′) idi, ancak daha sonra Temmuz ' a Julius Caesar olarak adlandırıldı.
Apollo oyunlarında bu ay önemli bir tatil yapılmadı, 6-13. yılına kadar spor etkinlikleri, müzik yarışmaları düzenlendi ve Roma vatandaşı oyun ve pantomima izleyebildi.
Kırsalda, kırsalda, sıcakta, seçilmiş tarlalara bakan çiftçiler kuraklığı önlemek için tanrılarına heyecanlandılar. Pomona meyve ağaçlarının tanrıçası ve bahçelerin koruyucusu Vertumnus bolca kurban aldı.

MÖ 7. yüzyıldan önce, Romalılar bir yılda sadece on ay sayıyordu.
Efsaneye göre Numa Pompilius (ur) Kr. MÖ 715-673, iki yeni ay taşınan hükümdardı, ancak bu yıl hala 355 günden fazla sürmedi, bu da kısa bir süre ile sonuçlanacaktı, harika günlerin ve tatillerin tam tersi . Numa Pompilius takvimi gerçek gün ile buluşturmaya çalışarak daha fazla ay tanıtıp bu sorunu çözdü. Bu operasyon - intercalation - konsolosluğun sorumluluğuydu, bu yüzden kriz zamanlarında sık sık kötüye kullanılıyordu, hatta ′′ hediye ′′ ayı olarak büyük bir avantaj olabilirdi, mesela Örneğin, istişarede. MÖ 1. yüzyıldan sonra, res puma ' nın uzun vadeli krizini, takvim sistemindeki kaos, örneğin Sezar Kr. MÖ 49. Ocak 10 'de bir sonbahar gününde Rubicon' u geçti.
Yetenekli general ve politikacı iç savaşı bitirdikten ve saltanatını güçlendirdikten sonra, ′′ durdurulamaz hale gelen Roma takvimi ′′ olarak da hedefi koydu.
Bu yüzden Julius Caesar gökbilimci Szosigenes ' e Mısır sistemini nakil etmesi için emanet etti.
Yani Kr. MÖ 1 Ocak 45 tarihinde Julius Caesar adındaki Julian takvimi tanıtıldı., ve Quintilis ay Iulius adlı Senato.

forrás:Tarján M. Tamás

ABD Tarihinin En Büyük Utançlarından Biri: Salem Cadı Mahkemeleri



ABD Tarihinin En Büyük Utançlarından Biri: Salem Cadı Mahkemeleri



ABD Tarihinin En Büyük Utançlarından Biri: Salem Cadı Mahkemeleri


ABD'nin Massachusetts eyaletinde 1692-1693 yılları arasında cadılık yapmakla suçlanan bir grubun yargılandığı Salem Cadı Mahkemeleri'ne dair bilinmesi gerekenler.



Yeni Köleci Çağın Cadıları
"Efsuncu kadını yaşatmayacaksın"(İncil’den)
“On tane maznun cadının kaçmasındansa,bir tane masum insanın suçlanması daha iyidir”
(Salem Mahkemesi Tutanaklarından.)
İngiltere’de cadıların idam edilmesi 1566 yılında yasallaşmıştır; bu konudaki ilk
uygulama, Chelmasford’da Agnes Waterhouse’un ve kızının idamıdır.Kayıtlar,
1585’de, Roma İmparatorluğu’nun Kara Kapılı (Porta Nigra) kenti Trier’de çok sayıda kadının cadılık suçlamasıyla yakıldığını, iki köyde sadece iki kadının sağ kaldığını belirtiyor. 16.-17. yüzyıllarda, Avrupa’da cadılık ve büyücülükle suçlanarak, hapse atılan ya da öldürülen insan sayısının ikiyüz bin ile dokuz milyon arasında değiştiği, bu sayının tamamına yakınının kadın olduğu ve bu kadınların mülklerine el konduğu biliniyor. Başka bir kayıt, Batı Almanya’da şiddetli fırtınalardan sorumlu tutulup yakılan altmış üç kadına aittir. 1644’de Oliver Cromwell,Essex’te, Matthew Hopkins adlı generali tarihin en vahşi cadı avlarından biri için görevlendirmiştir. Hopkins, bu işi ücret karşılığı yapan bir cadı avcısıdır ve kurbanlarının sayısının iki yüz otuz kişi olduğu kayıtlıdır. Essex kıyımının altında, İngiltere’nin bu dönemde yaşadığı toplumsal çalkantı ve savaşın cadı avcı yoluyla bastırılması olduğu söylenebilir.
İngiliz tarihçi, Macfarlane, bini aşkın cadılık davasını inceleyerek, bu olguyla dönemin sosyoekonomik değişimleri arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışmıştır. Sonuçta, cadılık davalarındaki ortak yaklaşımın, cadılığın neden olarak gösterildiği toplumsal/sınıfsal zararlara dayalı olduğu sonucuna varmıştır. Suçlamalar “Cadılık yoluyla birinin malına zarar vermek ” ya da “doğal felaketlere neden olarak kıtlık yaratmak ” gibi maddelere dayandırılmaktadır.Bu süreçte cadılık/cadıcılık olguları ile cadı avcılığı arasındaki ilişki karmaşıklaşmaktadır. Ava gidenin avlanması gibi, cadı avcılarının da cadılıkla suçlandıkları yargılamalar söz konusudur. Bir örnek, 16. ve 17. yüzyıl İtalya’sından, Benandanti tarikatıdır.Bu tarikatın üyeleri, yılda dört kez hasadın verimli olması için cadılarla savaşmaya gitmektedirler. Engizisyon yargıçları bu törenlerde Sabbat’ın bir yankısını görürler ve on yıllar süren baskılarla Benandanti üyelerinden cadı oldukları itirafını alırlar. Aynı yüzyılda, başka bir engizisyon davasında, Tiess adlı “kurt adam” yılda 3 kez cadılarla savaşmaya gittiğini iddia
etmesi üzerine cadıcılıkla yargılanmış ve öldürülmüştür (Ginzbourg, 2007, s. 290).
Almanya, cadı avında merkez bir ülke olarak bilinir;1550-1650 arası dönemde, cadı
avına en fazla kurban veren ülke Almanya’dır. Polonya ikinci sırada, 18. yy başlarında, iklim ve coğrafi koşulların kötü gitmesi ve iki büyük veba salgınıyla bağlantılı olarak cadı avlarının yoğunlaştığı ülkedir. İspanya’da etkili bir engizisyon faaliyeti olmasına rağmen cadı avcılığı daha azdır, Portekiz ve İrlanda da ise cadıcılık yoktur. İsviçre’de Roman kantonlarında cadılık suçlamasıyla öldürülen kadınlar
avcılığı olaylarıyla Coelho’nun yapıtına (Portobello Cadısı) kadar taşınan kötü bir üne sahiptir.16.-17. yy’da, bu bölgede, 3500 kadın ve çocuk kara kedi sahibi olmak, büyü yapmak vb.iddialarla yakılarak öldürülmüştür. 1662’de, İngiltere’de, Lowestoft cadıları olarak bilinen olayda, Amy Denny ve Rose Cullender, sadece suçlamalarla karar verilen bir yargılamayla idam edilmişlerdir. Bu olayın, otuz yıl sonraki Salem Olaylarına öncülük ettiği iddia edilmektedir. 17. yy sonlarında, Hıristiyan cadılığına doğru evrilen kadın düşmanlığının, Roma Katolik Kilisesince yaratılan sömürgecilikle, Orta-Kuzeybatı Avrupa’nın Protestan bölgelerine ve hatta Amerika kıtasına yayıldığı görülmektedir.Amerikan/Protestan toplumunun cadıcılığına bir örnek, birçok tiyatro eserine ve filme konu olmuş bir kadın kıyımı olan “Salem Cadıları” olayıdır. 1692 yılı, İngiliz kolonilerinin bulunduğu Salem’de, bir tüccar, Barbados Adası’ndan bir kadın köle getirir. Ailenin kızlarına bakıcılık yapan köle Tituba, çocuklara masallar anlatır, falcılık oyunları ve suyla yumurta akını karıştırarak kristal küreler yapmayı öğretir. Bu oyunlar, kızların sara nöbetleriyle birleşince kasabada cadılık söylentileri başlar. Tituba’yla birlikte suçlanan diğer iki kişi, yalnız yaşayan bir kadın ve uşağıyla nikahsız yaşayan yaşlı bir kadındır. Duruşmalar başlar ve Tituba,işkenceler sonunda cadı olduğunu kabul etmek zorunda kalır. Bu, köle avıyla başlayan, cadı avıyla sonlanan bir hikayedir. Tituba, öldürüleceğini anlayınca intikam almak için kasabada başka cadılar da olduğunu söyler ve kasaba ileri gelenlerinin eşlerinin, kızlarının isimlerini
verir, toplam on dokuz kadın yargılanıp öldürülür. Bu olaydan üç yüz yıl sonra, 1938’de, Salem mahkemelerinde ölüme mahkum edilen ebe Eunice Cole’un suçsuz olduğuna karar verilerek itibarı iade edilmiştir.
Bu döneme kadar cadılığı inşa eden sistemin iki ayağı oluşmuş durumdadır: Cinsiyetçi/ ataerkil otorite ve dinci/Hıristiyan otorite. Buna anamalcı erkin eklenmesiyle oluşan “modern cadılık” ideolojisinin biçimlenmesi için iki yüzyıl geçmesi gerekmiştir. Bu süreçte, son cadı infazları, Amerika’da, Tennessee eyaletindeki Bell Cadısı olaylarıdır. Bell ailesinin, yedi yılda bir ortaya çıkıp aileden can alarak kaybolan bir cadının tehditleri altında yaşadığı iddia edilir.
Cadı avcılığının sivil olarak yasaklanması, ilk olarak 19. yy başlarında Prusya’da
gerçekleşmiştir. Böylece, Eski Roma’da başlayan cadılık/cadıcılık hikâyesinin,
Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun son/bir parçası olan Prusya’da son bulması (umudu!)söz konusudur.1830’larda, Engizisyon sonrası Avrupa’sında, toplumsal yapıda hızlı bir değişim görülür: Kapitalizmin gelişmesi ve pragmatik bilimleri de geliştirmesi, kilisenin etkisini azaltmakta, nüfus hızlı artarken yoksulluk yaygınlaşmakta, kadın-erkek ilişkilerinde yeni bir biçim/rekabet ortaya çıkmaktadır. Bu rekabet alanlarından biri, kadınların çok düşük ücretlerle çalıştırıldığı tekstil işkoludur. Bu yıllarda kadın nüfusunun erkek nüfusundan fazla olduğu,evlilik yaşının yükseldiği ve yalnız yaşayan kadın sayısının artmış olduğu belirtilmektedir. Bu
dönem aynı zamanda Habsburg hanedanından kadın hükümdarlar dönemidir; Kraliçe Elizabeth I. ve Mary Tudor (bu kraliçenin adı kanlı bir içkiden, “Blodymary”den çağrışım yapabilir!) ve tarih bu iki kadın hükümdarın da, cadı avcılığını, erkil bir karakterle kullandıklarını yazmaktadır. Gelenek değişmemiştir: Kilisenin, şeytanla işbirliği yaptığına ve günaha yatkın olduğuna (zaten) inandığı kadınlar, erkek alanlarına (yine) girmeye çalışmakta ve bu yüzden cadıcılık olayları (hala) devam etmektedir.Cadı(cı)lıktan tek kurtuluş, bilim geliştikçe, onların, yıldızları, bitkileri, hayvanları ve doğadaki enerjiyi araştıran, bilen ve kullanan kadınlar olduğuna inanılmasıyla olacak,sanılmaktadır! Oysa cadılık jargonuyla söylersek, kara büyüden ak büyüye geçilmektedir.sadece ve tarihsel sıralamada modern çağ cadıcılığı vardır. Cadılar, tarihin en uzun ömürlü/ ölümsüz figürleridir!
Amerika’da, Salem olaylarından sonra en büyük cadı avı 1950–1953 yıllarında, baş
aktörünün adıyla anılan, Maccarthy’ci “Cadı Kazanı”dır. Klasik/kadın odaklı cadıcılıktan farklı olarak aydınlara ve sanatçılara uygulanan bu sürek avının kurbanlarının bir kısmı, erkek yazarçizer,oyuncu ya da yönetmenlerdir. Paul Robeson, Charlie Chaplin, Berthold Brecht, Orson Welles, Jean Seberg, Sovyet ajanı olmakla suçlanıp idam edilen Rosenbergler ve başka birçok aydın, statükoya karşı oldukları için işlerinden, hatta ülkelerinden uzaklaştırılmışlardır. Soğuk savaş yıllarının cadıcılığı, artık salt dinci ve cinsiyetçi olmaktan farklı bir boyutta, Hollywood
sermayesinin el değiştirmesine ve komünist düşmanlığına dayalı, Şarlo’nun deyişiyle “asri zamanlar” cadıcılığıdır.

29 Haziran 2020 Pazartesi

Stilize hayvan başlı seramik muskalar, Neolitik dönem, MÖ 4600 civarında Vinča kültürü,





Stilize hayvan başlı seramik muskalar, Neolitik dönem, MÖ 4600 civarında Vinča kültürü, Sırbistan merkez Sırbistan ' ın Obrenovac civarındaki Stubline köyünde bulunan Crkvine arkeolojik sitesinde bulundu.
Belgrad Kent Müzesi koleksiyonu.
Stubline 'daki Neolitik yerleşim yeri, iyi organize sıralarda 200' den fazla evden oluşuyor ve çift savunma siperleriyle çevrili ′′ kare ′′ çevresinde gruplandı. Evler büyüktü, ortalama yüzeyleri 60 metrekareden fazlaydı.
Şu ana kadar sadece 5 ev kazıldı ve arkeologlar içinde çok sayıda nesne buldular - antropomorfik figürler, bucranyumlar, taş ve kemik sayısı, çömlek, taşlama taşları...
Yerleşim kalıntıları arasında kimbilir yüzeyin altında neler yatıyor...
//
Şık hayvan kafalı seramik muska, Neolitik dönem - genç taş devri, şarap kültürü, yeni dönemden yaklaşık 4600 yıl önce, Sırbistan ' ın merkezindeki Obrenovca köyündeki kilisenin arkeolojik konumunda bulundu.
Belgrad şehrinin müzesi koleksiyonu.
Sandalyelerde Litvanyalı olmayan köy, çift savunma ile çevrili ′′ ticaret ′′ çevresinde organize hat ve gruplarda 200 ' den fazla evden oluşuyor. Evler geniş, ortalama alan 60 metrekarenin üzerindeydi.
Şu ana kadar sadece 5 ev keşfedildi ve içinde birçok eşya bulundu - figürler, bukranioni, taş ve kemik aletleri, çömlek, žrvnjevi, žrvnjevi..

Robert Graves - Yunan Mitleri


Görüntünün olası içeriği: yazı



Robert Graves - Yunan Mitleri

https://yadi.sk/i/2nW_kq3fxAy9S?fbclid=IwAR2K8lNdAdLVLVJ-3rkF-VrE01DRwY5Mw6d03hSYL8-CK06cj7nsgDI54pM

28 Haziran 2020 Pazar

İĞNELİ FIÇI NEDİR?



Fotoğraf açıklaması yok.


İĞNELİ FIÇI NEDİR?

Yahudilerin, kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanlarını almak için kullandıkları yöntemlerden biri. Fıçının içi iğnelerle kaplıdır. Çocuğu fıçının içine canlı canlı kapatan hahamlar, ardından fıçıyı dakikalarca yuvarlarlar. Daha sonra fıçının dibinde bulunan musluk açılır ve toplanan kan ayinlerde kullanılmak ya da Mayasız Bayramında yenilen mayasız ekmeklere karıştırılmak üzere alınırdı.
Yahudilikte, insan kanının ikinci bir kullanım yeri ise Pessah (mayasız) bayramları olmuştur. Pessah bayramında bir hafta boyunca mayasız ekmek yapılır ve yenir. Yahudilerin bazı kollarına göre, bu ekmeklerin en makbul olanları ise içine insan kanı katılanlardır. Bazı tarihçilerin bildirdiklerine göre, Pessah bayramları, Ayrupa’da her yıl küçük çocukların kaybolduğu dehşet dönemleri olmuştur.
Kan içme konusunu şimdiye dek en iyi açıklamış kaynaklardan biri, 1803’te Moldavya’lı rahip Neophite’in yazdığı kitaptır. Bir hahamın oğlu olan Neophite, Yahudilikten çıktıktan sonra hristiyanlığı kabul edip rahip olmuştur. Babasının inancındaki bütün kanla ilgili ayinleri açıklamıştır. Bazı Yahudi tarikatlarının, insan kanı kullandıklarında Yehova katında daha “üstün” olduklarına inandıklarını anlatmıştır.
İşte Yahudilerin bulundukları ülkelerden sürülmelerinin nedenlerinden birisi de bu sapık adettir. Özellikle İspanya’da, kan içme olayları defalarca gündeme gelmiş, bu olaylar halk arasında büyük huzursuzluk meydana getirmiştir. Sayısız çocuk kaybolmuş, cesetlerin bir kısmı tamamen kanı çekilmiş bir durumda bulunmuştur. Osmanlı İmparatorluğuna geldikten sonra da, Yahudilerin bazı kolları, bu sapık adetlerine devam ettiler.
Osmanlı zabıtlarında bu konuda gelişmiş pek çok olay vardır. Bunların en önemlileri 1715’te Amasya’da, 1840’ta Şam’da ve Rodos’ta, 1633-1843 ve 1866’da İstanbul’da, 1863-1868 ve 1870’te İzmir’de kayda geçen olaylardır. Bu olaylarda pek çok Yahudi suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir. Yahudi tarihçi-yazar Avram Galante, “Histoire Des Juifs de Turquie” isimli kitabında bu konuda gelişmiş olan olayları uzun bir şekilde anlatmaktadır.
İstanbul Kadılığı 1715’te (11 Şevval 1128) olan kan içme olayında, Ahmet isminde bir Türk çocuğunu kaçırıp kanını içen Menahim, Sabetay ve Avram isimli üç Yahudiyi idam cezasına çarptırmıştır. Fanatik Yahudiler kan içme adetlerini bugün hala uyguluyorlar. Filistin’li pek çok küçük çocuk bu korkunç ibadetin (!) kurbanı olmuştur.
Yıl 2006’nın Mayıs Ayı. Ankara’nın fakir semtlerinden Sincan’da, organları alındıktan sonra çöpe veya duvar diplerine bırakılmış 7-8 yaşlarındaki çocuk cesetlerinin sayısı 13’e ulaşmış. Türkiye’deki organ mafyasının ardında Yahudiler’in olduğuna ve bu organların İsrail’li hastalara nakledildiğine dikkat eder misiniz?!!!
Sadist hahamların uydurduğu bu akıl almaz vahşet, tarih boyunca sayısız masum insanın acımasızca öldürülmesine yol açmıştır.
Yahudiler Tevrat’ta emredilen bütün vahşet türlerini İsrail devleti kurulduktan sonra çok rahat uygulama fırsatı buldular. İşgal ettiği topraklardaki savunmasız halk İsrail’in sapık ibadetlerinin kurbanı oldu. Haber alınamayan binlerce kayıp Filistin’li çocuktan birkaçının cesetleri kanları çekilmiş olarak bulunmuştur. Bugün İsrail hapishanelerine konulan, yüzlercesi kadın ve çocuk olmak üzere on bini aşkın Filistin’linin akibeti bilinmemektedir.
Azınlıkta oldukları ülkelerde bile bu korkunç ibadetlerini terketmeyen yahudi fanatiklerinin, tamamen hakim oldukları Filistin’de aynı kan ayinlerini uyguladıklarını tahmin etmek güç değil.....
Sunay Korkmaz

https://foucaultsarkaci.wordpress.com/2018/02/25/igneli-fici-kabalaci-vampir-yahudilerin-vahsi-geleneklerinden-biri/?fbclid=IwAR2gBzK8j1VjJafq8QLDq-Y0rtj1-jMhiVXCcW6ZjVthzmCJBOoWEBBBM0w

′′ Dünyanın en eski tapınağı köpek yıldızına tapmak için inşa edildi ":



Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Sirius worship The Göbekli Tepe temple's central pillars set within circular enclosures, would have framed the rising of the dog star, Sirius, at different points in time Sirius Sirius TURKEY Göbekli Urfa Tepe *Aleppo 100km SYRIA'


′′ Dünyanın en eski tapınağı köpek yıldızına tapmak için inşa edildi ":

{Zodyak Burçlarındaki Gezegenlerin Konumlarını Gösteren Babil Tableti:

(Resim [eklenen bağlantıya bakınız]: Kil tablet; bir Babil almanac; British Museum ' daki en son tarihli cuneform tableti (MS 61-62); gezegenlerin zodyak burçlarındaki pozisyonlarını ve tarihlerini aydan ay verir Karakteristik fenomen, Sirius ' un yükseliş tarihleriyle birlikte....}
[https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/732878343565904/?type=3&theater]

{AMARNA & ARCHEOASTRONOMİ... GEÇ BİR BRONZ ÇAĞ ANLATIMI:

(Resim [ekli bağlantıya bakınız]: tanrıça Sopdet [https://en.wikipedia.org/wiki/Sopdet]...the Sirius ' un kişiselleştirilmesi ve Giza Piramitlerinin ve Orion ' un Kemeri ' nin Mükemmel hizalama....}
[https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/posts/740722729448132]

{Bir Asurlu Scarab ve ' Venüs Yıldızı '... nam-ı diğer ' İştar Yıldızı '... nam-ı diğer ' Işın Yıldızı ' (Sirius):

(Resim [eklenen bağlantıya bakınız]: Scarab; Jasper; Asur; MÖ 7 C. C.C. British Museum....}
[https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/550860638434343/?type=3&theater]

{"Bronz Çağında Ermeni Astronomisi":

(Resim [eklenen bağlantıya bakınız]: GÜNEŞ SİSTEMİNİN SEMBOLİK MODELİ LBA PLAJI; MÖ 12 yüzyıl, Sevan Havza, bronz

Kovalı bronz tabak, jeocentrik güneş sisteminin bir modelini temsil ediyor. Aşağı kısmın merkezinde çarmıha gerilmiş yarı devasa bir savaş baltası kılıcı olarak tasvir edilmiş Dünya gezegeni (görüntü modern astronomik literatürde kabul edilen Dünya işareti hatırlatıyor). İki yüzükle çevrili, su ve atmosfer katmanlarını işaretliyor. Yukarıdaki nispeten daha büyük ışıltılı disk Güneş ' i sembolize eder. Beş gezegen: Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn ve Ay Dünya ' ya en yakın bağımsız bir aydınlık olarak kabul edildi. Ortaçağ Ermenice el yazmalarında da böyle bir jeocentrik sistem düzenlemesi bulunur. Astronomlara göre B. Toumanian, Bronz Çağı ' na kadar geriye, Ermeni Yaylası sakinleri, muhtemelen, gökyüzünde görünen parlaklıklara benzeyen dünyanın yuvarlak doğasını düşündüler....}
[https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/609265465927193/?type=3&theater]

{Dünyanın en eski tapınağı köpek yıldızına tapmak için inşa edildi....}
[http://archaeologicalnews.tumblr.com/post/58437886105/worlds-oldest-temple-built-to-worship-the-dog]

′′ Dünyanın en eski tapınağı köpek yıldızına tapmak için inşa edildi ":

Dünyanın en eski tapınağı Göbekli Tepe [https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/857175804469490/?type=3&theater]in güney Türkiye, köpek yıldızı Sirius ' a tapmak için inşa edilmiş olabilir].

11,000 yıllık site, 1990 ' lerin ortalarında kazılar başladığından beri sadece birkaçı ortaya çıkmasına rağmen en az 20 dairesel kapadan oluşuyor. Her biri büyük, T şeklinde taş sütunlardan oluşan bir yüzükle çevrili https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/858644034322667/?type=3&theater][, bazıları vahşi hayvan oymalarıyla süslenmiş. İki megalith daha her bir yüzüğün merkezinde birbirine paralel duruyor [https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10155548813808349&set=a.195009268348.129826.656003348&type=3&theater] (illüstrasyona bakınız [bkz ekli bağlantı]).

Göbekli Tepe, neolitik devrim fikrine bir göçük koydu], Tarımın icatının insanları yerleşim, sanat ve din geliştirmek için ilham kaynağı olduğunu belirtti. Tapınağa yakın tarıma dair hiçbir kanıt yok, bu durumda dinin birinci olduğunu ima ediyor.

′′ Avcı toplayıcıların yerleşim yeri olan birçok çağdaş sitemiz var. Göbekli Tepe [https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/857471251106612/?type=3&theater] bu yerleşim yerlerinde yaşayan insanlar için bir sığınaktı," dedi. Berlin 'deki Alman Arkeoloji Enstitüsü' ndeki (DAI) projenin baş arkeolog Klaus Schmidt.

Ama hala tapınağın hangi tür dine hizmet ettiğini tahmin edenlerin var mı? İtalya 'daki Milano Polyteknik Üniversitesi' nde arkeoastronom olan Giulio Magli, cevap için gece gökyüzüne baktı. Neticede, İngiltere 'deki Stonehenge' deki sütunların düzenlenmesi astronomik bir gözlemevi olarak inşa edilebileceğini, hatta belki de aya tapmak için bile [https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/778043385716066/?type=3&theater].

Magli Göbekli Tepe [https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/726796540840751/?type=3&theater] yapıldığında gökyüzünün Türkiye ' den nasıl görüneceğini simgeledi. Binyıl boyunca, yıldızların konumları Dünya ' nın ekseninde dönerken sallanmasından dolayı [https://www.newscientist.com/article/dn174-pyramid-precision] değişir. Ufka yakın olan yıldızlar yükselip farklı noktalara konarlar ve hatta tamamen kaybolabilirler, ancak binlerce yıl sonra tekrar ortaya çıkabilirler.

Bugün, Sirius [https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/the-cosmos-from-neolithic-to-now-1339845.html] neredeyse dünya çapında güneş hariç - gökyüzündeki en parlak yıldız ve ay, Venüs [https://www.facebook.com/bronzeagecollapse/photos/a.440513622802379.1073741828.439331399587268/563135187206888/?type=3&theater] ve Jüpiter ' den sonraki en parlak gece-gökyüzü nesnesi olarak görülebilir. Magli, Sirius [http://adsabs.harvard.edu/full/1910PA.....18...81B] yükselişinin ve ayarının eski Mısır takviminin temeli olarak kullanıldığı kadar dikkat çekiyor. Göbekli Tepe enleminde Sirius MÖ 9300 ' e kadar ufkun altında kalacaktı; [https://en.wikipedia.org/wiki/Natufian_culture], aniden ortaya çıkacaktı.

Magli, ′′ Tapınağın bu yıldızın 'doğumunu' takip etmek için inşa edildiğini öneriyorum," diyor. ′′ Gökyüzünde yeni bir nesnenin görünüşünün yeni bir dini tetikleyebileceğini hayal edebilirsiniz."
′′ Gökyüzünde yeni bir nesnenin görünüşü, hatta yeni bir dini tetikleyebilirdi ′′

Göbekli Tepe ' nin mevcut haritalarını ve bölgenin uydu görüntülerini kullanarak Magli, her bir kapanın içindeki iki megalit arasında paralel olan hayali bir çizgi çizdi. Hafriyat halkalarından üçü, sırasıyla MÖ 9100, MÖ 8750 ve MÖ 8300 yıllarında Sirius ' un yükseleceği ufuktaki noktalara uyumlu görünüyor (arxiv.org/abs/1307.8397).

Sonuçlar ön planda, Magli strese giriyor. Daha doğru hesaplamalar, yatay ve dikey açıları ölçmek için bir teodolit gibi enstrümanları kullanarak tam bir ankete ihtiyaç duyar. Ayrıca, yapıların inşa edildiği dizinin belirsiz olduğu için, ufuk boyunca farklı noktalara yükseldiği için Sirius ' u takip etmek için halkalar kurulup yapılmadığını söylemek zor.

Jens Notroff ayrıca DAI ' de devam eden hafriyatların astronomik önemi göz ardı edebileceğini söyledi. ′′ Göbekli Tepe ' deki anıtsal kapamaların açık mı yoksa tavan mı yapıldığını tartışıyoruz," dedi. ′′ İkincisi, gökyüzünü izlemeye ilişkin herhangi bir aktivite elbette oldukça zor olacaktı."

Bu makale, ′′ Taş Devri tapınağı köpek yıldızını takip etti ′′ başlığı altında baskı altında göründü
[https://www.newscientist.com/article/mg21929303-400-worlds-oldest-temple-built-to-worship-the-dog-star/]

25 Haziran 2020 Perşembe

Eskimo Tıp Adamı. Alaska, Kötü Ruhları Hasta Bir Çocuktan Şeytan Çıkarıyor.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta ve yazı



Eskimo Tıp Adamı. Alaska, Kötü Ruhları Hasta Bir Çocuktan Şeytan Çıkarıyor. 1890 'lerde Nushagak, Alaska' da çekildi (Fienup-Riordan, Ann. (1994). Sınırlar ve Pasajlar: Yup ' ik Eskimo Oral Geleneğinde Kural ve Ritüel.

23 Haziran 2020 Salı

Tanrıların Evi Orion’da



Fotoğraf açıklaması yok.


Tanrıların Evi Orion’da


Türkcesi
https://yadi.sk/i/r0Bsjy0WXw_QPg?fbclid=IwAR1Ixw75SfaOqzf2Lb68avKqNWYz7dc9Eaol9000q5VX-uap8laFwMzgi3o





https://libgen.is/book/index.php?md5=CBB8521BC6BE17C388421B2BC59D83A4&fbclid=IwAR0FNUROgTQNm_goWRNxeGn5vgI6WfqVXb8Sp_aRDdh32bfQ9wt4bD1YDhA

Anadolu’da Kurşun Dökme Geleneği 2500 Yıl Önceye Gidiyor



Anadolu’da Kurşun Dökme Geleneği 2500 Yıl Önceye Gidiyor

Anadolu’da Kurşun Dökme Geleneği 2500 Yıl Önceye Gidiyor

Amasya’daki Oluz Höyük kazılarında nazardan korunmak için kullanıldığı düşünülen 2500 yıllık kurşun parçaları bulundu.

Kazı başkanı İstanbul Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Dönmez, İHA’ya yaptığı açıklamada, Oluz Höyük’teki bu örneklerin Anadolu’daki ilk örnekler ve en geniş koleksiyon olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
Oluz Höyük’te, Pers döneminde halkın kurşun madenine ilgisi olduğunu belirten Dönmez sözlerine şöyle devam etti;  “Bu kurşunların Anadolu geleneği olan nazarla ilgili olduğunu düşünmeye başladık. Çünkü kurşun doğada oldukça bol bulunan önemli bir maden. O dönemde silah yapımında kullanıldığı gibi bu kurşunun bolluğunun Anadolu kültüründe bu güne kadar izleyebildiğimiz nazar ve onunla ilgili konularda da kullanıldığını görüyoruz. Büyük olasılıkla nazarı almak için yapılan kurşun dökme gibi bir takım ritüeller vardı. Nazar olduğuna inanılan insanın tepesinden suyun içine ergimiş kurşun dökülür. O şekillere bakılıp da insanda ne kadar nazar var, bunun ölçüsü nedir yorumu yapılır. Buradaki amorf kurşunların da benzer bir ritüelde kullanıldığını düşünüyoruz. Çünkü bunların hiçbiri birbirine benzemiyor. Hepsi farklı şekillerde, farklı büyüklüklerde.”

Dönmez ayrıca, kurşun dökme geleneğinin Orta Asya ve Şamanizm ile ilgili olduğunun düşünüldüğünü ancak Oluz Höyük’te bulunan parçalarla bu geleneğin Anadolu’dan da köken aldığını belirlediklerini vurguladı.
Oluz Höyük
Gözlek Köyü’nün 2 km kuzeybatısında, Toklucak (eski Oluz) köyünün ise yaklaşık 5 km doğusunda bulunan Oluz Höyük, Amasya-Çorum karayolunun 3 km güneyinde yer almakta. 2007 yılında İstanbul Üniversitesi adına Doç. Dr. Şevket Dönmez tarafından sistematik arkeolojik kazıları başlatıldı.

Stehen Arroyo - Astroloji, Psikoloji ve Dört Element




Astroloji, Psikoloji & Dört Element


Kitap Açıklaması


Astrolojiyi modern psikoloji ile iliskilendiren ve astrolojinin evrensel güçlerle baglantisini anlamak için pratik bir yöntem olarak nasil kullanilacagini açiklayan bu kitap kolay kullanilabilecek bir enerji dilini sunmakta, astrolojik faktörlerin yorumunu diger astroloji kitaplarinda gördügümüzden daha derinlemesine yapmaktadir.
1. Bölümde astrolojinin bilimsel, felsefi ve sezgisel boyutlari irdelenmekte ve kisinin astrolojiyi kendisini ve diger insanlari anlamak için psikolojik bir araç olarak nasil kullanilacagi açiklanmaktadir.
2. Bölümde dört elementin (ates, toprak, hava ve su) açiklamalari ve uygulamalari gösterilmekte, tüm yasayan süreçlerde bulunan bu yasamsal enerjilerin geleneksel tekniklerini ve anlamlarini netlestiren yeni bir dinamik yaklasim sunulmaktadir.

Stehen Arroyo - Astroloji, Psikoloji ve Dört Element

https://yadi.sk/i/U2BLT1X-5tXcuA

MIRCEA ELIADE 11 kitap





MIRCEA ELIADE  11 kitap 

https://yadi.sk/d/4hgCbN4c3GuMh8?fbclid=IwAR3ZJNIAhWxQU4uiGbfp5QXG-66JMl-MaPPz5nIfkjKMa9eYnWG3_LFKxRg

Kelt Mitolojisi ~ BELENUS Parlayan tanrı


Görüntünün olası içeriği: 2 kişi


Kelt Mitolojisi
~ BELENUS: Parlayan tanrı

Belenus ve Belenos "Parlayan Tanrı" anlamına gelir. Kıta Avrupa, İngiltere ve İrlanda'daki Keltler tarafından bir "Güneş Tanrısı" olarak ibadet edildi ve modern tarihçiler tarafından ortak bir Kelt tanrısı olarak kabul edildi. "Güneş Tanrısı" terimi Belenus'u güneşin iyileştirici ve iyileştirici güçleriyle ilişkilendirilen önemli bir pastoral tanrı bağlamında tanımlar. İrlanda Beltaine festivali veya "Bel Ateşleri" Mayıs ayının ilk günü yapıldı ve Güneş'in sıcaklığını teşvik etmek için ateş yakıldı. Sığırlar, meraya bırakılmadan önce bu yangınlar arasında sürülerek arıtıldı. Tarihsel kanıtlar, antik Keltlerin güneşe ibadet etmediklerini, ancak görüntüler gibi açıklayıcı bir şekilde kullandıklarını göstermektedir. Belenus hakkında



Festival İrlanda'da yaz başlangıcını kutladı. İrlanda ve Avrupa'daki bu tür festivallerin ritüel amacı, tanrıların bitkileri büyümeye ve sığır sürülerini hastalıktan korumaya teşvik etmede yardım istemekti. Beltane festivali, Kelt kültürünün en önemli festivallerinden biriydi. Beltane Festivali hala 30 Nisan veya 1 Mayıs tarihlerinde İskoçya ve İrlanda'da sanatsal bir festival olarak kutlanmaktadır.

Belenos genellikle güneşi at arabasıyla gökyüzünde sürerken tasvir edildi. Danimarka'da bir güneş diski taşıyan bir model at ve araba bulundu ve Belenus'un bir temsilcisi olduğu düşünülüyordu.

Diğer temsiller Belenus'un tekerleğini kalkan olarak kullanırken gök gürültüsü cıvataları atan bir ata binmek. Tekerlek, güneş ışınları ve haleler ile bir kafa Belenus ile ilişkilidir. Galya'daki tanrıça Belisama bazen Belenus'un eşi olarak gösterilir.
Burgundy'deki Sainte-Sabine'de bulunan gibi tanrı Apollo ve Belenus ile düello Roma birliği olan şifa mabetleri, tanrının şifa ve yenilenme ile ilişkisini gösterir. Sainte-Sabine'de bulunan uzuvlar şeklindeki nesneler, sunulan dualar için ödeme olarak bırakıldıklarını göstermektedir. Kil atları da keşfedildi ve Belenus'un temsili olduğu düşünülüyor. Belenus'a ait türbeler, İskoçya'daki Inveresk'te ve Fransa'nın Bourbon-Les-Bains'inde de adını almıştı.

Belenus kültü İtalya'dan Gaul'a, günümüz Avusturya, İngiltere ve İrlanda'ya yayıldı. Avrupa, İngiltere ve İrlanda'daki otuz bir veya daha fazla arkeolojik bulgu herhangi bir Kelt tanrısı için en çok bulunan buluntulardır. Bu bulgular sadece Belenus kültünün önemini değil, Hıristiyanlığın ortaya çıkmasına kadar Kelt kültüründe ortak bir tanrı olduğunu da göstermektedir.

Belenus'un en ünlü ve çok sayıda bulgusu, İtalya'daki Aquileia'daki Maximian ve Diocietian imparatorlarından kendisine adanmış yazıtlardır. 278'de Herodianos gibi Roma tarihçileri tarafından Belenus'a, imparator Maximus tarafından Aquileia kuşatması sırasında gökyüzünde Belenus (şehrin koruyucusu) görüntüsünü gören Roma askerlerini tanımlayan referanslar yapıldı. Tertullian, 4AD'de Norican Alpleri'nde Belenus'a ibadetten bahseder.

Belenus'un arkeolojik kanıtları arasında 1AD'de Belenus'u büyük kahverengi gözlü gösteren bir bozuk para, ağır bir bıyık ve saçları güneş ışınlarını temsil eden bir koronada gösterilmiştir. Nimes'de (Fransa) bulunan bir mücevher parçası Belenus'u güneş sembolleri ve yazıtlı bir tunik giyen yaşlı bir adam olarak tasvir ediyor.

Julius Caesar, görünüşe göre Belenus'u tanrı Apollo olarak adlandırdı ve bu dernek, Kelt-Roma dünyasında yaygındı. Galli mitolojisinde ölüm tanrısı Beli ve kültünün kuzey İngiltere'de geliştiği Belatucadros gibi diğer ülkelerdeki bazı tanrılar ona dayanıyordu. İrlanda Kelt mitolojisindeki tanrı Safra, Belenus'un bir başka enkarnasyonu olarak kabul edilir.

Ortaçağda, Britanya'daki mitolojik bir kral olan Beli Mawr, görünüşe göre Sir Efsanesi'nin babası olan Pellinor'un Arthur efsanelerinde temelini oluşturuyordu. Belenus'un etkisi günümüz Avrupa'sında bulunabilir. Örneğin Llywelyn adının tanrı Lugus ve Belenus'un bir kombinasyonu olduğu düşünülmektedir. İngiltere'deki Billinsgate'in de tanrının adını verdiği düşünülmektedir.

~ Kelt Mitolojisi

Mehmet Fatih Kuşcu